GİRİŞ
Deneyler, araştırmacılar tarafından
bir sistemi yada
belirli bir süreci
tanımlamak ve anlamak
için kullanılır.Literatürde bir deney aynı zamanda bir testtir. Bir
süreç yâda sistemin girdilerinde
değişiklik yapılarak çıktıların gözlemlenmesi ve analiz edilmesidir.Deney
Tasarımı ilk olarak 1920’lerde ünlü İngiliz istatistikçi R.A.
Fisher ve arkadaşları
tarafından geliştirilmiştir. Fisher, varyans analizi (Anova) tekniğini de
geliştirmiştir.Deney tasarımının en temel
amaçlarından biri deney hatalarını minimuma indirmektir. Deneysel çalışmalar
bilim ve araştırmanın vazgeçilmez bir unsurudur, ancak deneysel çalışmalar uzun
zaman ve bir o kadarda uğraşı gerektiren bir çalışmadır. Deneysel çalışmalarda
doğru bir sonuca ulaşabilmek için doğru bir deney tasarımının yapılması,
parametrelerin doğru olarak belirlenmesi ve deney sonuçlarından ne
bekleneceğinin doğru olarak bilinmesi gerekmektedir. Bütün bu koşullar yerine
getirildiği zaman bile doğru bir sonuca ulaşmak için aynı numuneden veya aynı
deneyden çok sayıda yapılması gerekebilir. İşte bu gibi durumlarda ‘Taguçi
Yaklaşımı’ incelemeye çalışacağız.
DENEY TASARIMINA GİRİŞ
Toplam Kalite Yönetimi ve Deney
Tasarımı
2000’li
yılların yönetim biçimi olacağa benzeyen Toplam Kalite Yönetimi’nin (TKY) doğru
uygulanabilmesi için aşağıdaki beş temel öğenin bir araya getirilmesi gerekir;
·
Üst yönetimin liderliği;
·
Müşteri odaklılık;
·
Firma elemanlarının eğitimi;
·
Takım çalışması;
·
Sürekli geliştirme (kaizen) yaklaşımı.
Yukarıdaki
öğelerden ilk dördü beşincisi için gereklidir. Gerçekte, firmada ürün ve hizmet
kalitesini iyileştirmek için gereken direkt çalışmalar, ‘kaizen’ yaklaşımı
içinde yapılır. Dolayısıyla sürekli geliştirme, TKY’nin en temel faaliyetidir.
Kaizen çalışmalarında, Shewhart veya Deming çemberi olarak tanınan “Planla
>Uygula > Kontrol Et > Önlem Al” (PUKÖ) süreci genel çalışma çerçevesi
olarak uygulanır (Şekil 1.1). Bu çerçeve içinde, çemberin değişik aşamalarında,
çoğu istatistiksel olmak üzere, birçok teknik ve yöntem kullanılabilir. Bu yöntemler
arasında, Japonya’da kitlelere öğretilmiş olmaları nedeniyle, en çok
tanınanları, “İşikawa’nın Yedi Basit Aracı” olarak bilinen balık kılçığı
çizelgesi, Pareto grafiği, çetele tablosu, histogram ve kontrol çizelgeleri
gibi araçlardır. TKY sürekli gelişmekte olan bir yönetim biçimi olduğu için, bu
tekniklere her geçen gün yenileri eklenmektedir.

Şekil 1.1 Deming
Döngüsü
PUKÖ
çemberinin ilk iki basamağına dikkatli bakıldığında , bu basamaklar
çerçevesinde, bir değişiklik planlanıp uygulamasının önerildiği görülür.
Gerçekte, PUKÖ çemberinde bir deney yapılması önerilmektedir. Amaç , mevcut
şartlar yerine farklılarını deneyerek üründe gelişme sağlamaya çalışmaktır.
Pratikte uygulanan deneylerin bir kısmı basit deneylerdir. Bu basit deneylerin
planlaması ve sonuçlarının analizi yukarıda sözü edilen yedi basit araçla
sağlanabilir. Diğer yandan, ürün tasarımı ve üretim aşamalarında karşılaşılan
pek çok durumda ise, ürün kalitesini etkileyebilecek çok sayıda faktörün
varlığı dikkati çeker. Bu durumda istatistiksel olarak tasarımlanmış deneylere
gerek vardır. İstatistiksel olarak tasarımlanan deneylerle, birçok faktörün
ürün parametrelerine olan etkilerini ve birbirleriyle oluşan etkileşimleri
ekonomik olarak, yani düşük maliyetle incelemek mümkündür.
Deney Tasarımının Tarihçesi
Deney
tasarımı, 1920’lerde, istatistik biliminin babası sayılan İngiliz istatistikçi
Sir Ronald Fisher tarafından, tarım alanında araştırma yaparken bulunmuş ve
geliştirmiştir. Fisher, ayrıca, deney verilerinin analizi için bugün klasik
sayılan “varyans analizi” (ANOVA) yöntemini de geliştirmiştir. Yöntem, kısa bir
süre içinde, Amerika’da tarım sektöründe üretimin geliştirilmesi için yoğun
olarak uygulanmış ve Amerika’nın bu alanda dünya lideri konumuna gelmesine
katkıda bulunmuştur. Tarım alanında, çeşitli gübre ve dozları ile iklim
koşullarının ve sulama düzeylerinin çeşitli ürünlere olan etkilerini belirlemek
üzere uygulanmıştır.
Deney
tasarımı, daha sonra kimya ve ilaç sektörlerinde de uygulanmış olmasına rağmen, imalat sektöründeki
uygulamaları, 1970’lere kadar son derece kısıtlı kalmıştır. Amerika’da imalat
sektörü, 1980’lerin başında, deney tasarımını Japon kalitesinin nedenlerini
araştırırken yeniden keşfetmiştir. Deney tasarımı, o tarihlerde Japonya’da
profesör Genichi Taguchi’nin önderliğinde yoğun ve etkili olarak
uygulanmaktaydı. Ancak, üretimdeki uygulamalarda yenilikler yapmış ve başarılı
uygulamalarla yöntemin imalat sektöründe kabul görmesini sağlamıştır.
Dünyada kalite
alanındaki gelişmelerin
durumuna bugün bakıldığında,
Japonya’nın en başta yer aldığı görülüyor.Ancak, Amerika’da 1980’lerde başlayan kalite seferberliği de bütün
hızıyla devam ediyor. Amerika’da büyük küçük firmaların hemen hemen tümünde,
kalite konusundaki çalışmalar çeşitli aşamalarda
sürdürülüyor. Bu çalışmalar,genellikle,
kalite bilincinin yerleştirilmesi
için, personelin,yönetici kadrodan teknisyen ve ustalara, hatta kalifiye
olmayan işçilere kadar eğitilmesiyle
başlıyor. Bazı durumlarda ise, firmadaki önemli bir
kalite probleminin çözümlenmesi için pilot bir projeyle kalite çalışmaları başlatılıyor.
Kalite geliştirme çalışmaları, son
yıllarda hizmet sektörüne de,banka ve sigorta şirketleri
gibi finans kuruluşlarına ve
hastaneler gibi sağlık kuruluşlarına da, sıçramış durumdadır.
Amerika’da, diğer yönden, pek çok özel danışmanlık şirketi ve
uzman kalite konusunda eğitim ve danışmanlık hizmetleri sunuyorlar. Ayrıca, bir çok üniversitede
son yıllarda kurulan kalite ve prodüktivite geliştirme
merkezleri, araştırma ve eğitim çalışmalarında bulunuyorlar.
Japonya ve Amerika’daki çalışmaların yoğunluğuna ve elde
edilmekte olan başarıya
bakılınca, diğer Batı Avrupa ve Pasifik ülkelerinin de kısa bir süre
içinde Japonya ve Amerika’yı takip etmelerini beklemek yanlış olmaz.
Diğer yandan, Türkiye’deki firmalarda benzer çalışmaların başlatılmış olması sevindiricidir. Ancak, hızla gelişen dünyada, Türk ürünlerinin gerçek rekabet gücünü
kazanabilmesi için kalite geliştirme yöntem ve çalışmalarının hızlı ve etkin bir
şekilde yaygınlaştırılması gerekmektedir.
Taguchi’nin
Üretim/Kalite Sistemi ve Deney Tasarımı
Japonya’da Toplam Kalite anlayışının
gelişiminde önemli katkılara sahip olan Ishikawa Kouro Japonya’da gelişen
kalite hareketinde, kalite denetim çabalarının evriminde üç aşamada olduğunu belirtmektedir.
Bunlar;
·
Geleneksel muayene,
·
İstatistiksel kalite denetimi,
·
Ürün ve süreç tasarımıdır.(Kaoru, 1984: 16)
Ürün ve süreç tasarımında kalitenin
geliştirilmesi konusunda en önemli katkıyı yapan Genichi Taguchi Japonya’nın endüstriyel ürün ve süreç
geliştirmesinde 1940 sonlarından beri aktif olarak yer alan bir Japon makine
mühendisidir. Ağırlıklı olarak istatistiksel kavram ve araçlara, özellikle
istatistiksel deney tasarımına dayalı kalite geliştirme için hem felsefe hem de
metodoloji geliştirmiştir.
Taguchi’nin kalite felsefesini yedi
noktada özetleyebiliriz.(Kackar, 1986: 21)
1.
Ürün kalitesinin önemli bir boyutu, o ürünün
kalitesizliğinin toplumda yol açabileceği toplam kayıp olarak ifade edilebilir.
2.
Rekabetçi bir ekonomide işletmenin varlığını
sürdürebilmesi için kaliteyi sürekli olarak geliştirmesi ve maliyetleri
düşürmesi gereklidir.
3.
Sürekli kalite geliştirme programları, ürünün
performans karakteristiklerinin hedef değerlerden sapmalarının kayda değer
miktarda azaltılmasını içermelidir.
4.
Ürün performansındaki değişim sonucunda ortaya
çıkan ve müşterilerin katlandığı kayıp, yaklaşık olarak, performans
karakteristiğinin hedef değerden sapmasının karesi ile doğru orantılıdır.
5.
Ürünün nihai kalite ve maliyeti, önemli oranda
ürünün ve imalat sürecinin mühendislik tasarımları tarafından belirlenir.
6.
Ürün ve sürecin performans varyansı, ürün ve süreç
parametrelerinin performans karakteristikleri üzerindeki eğrisel etkileri
giderek azaltılabilir.
7.
İstatistiksel olarak planlanmış deneyler performans
varyansını azaltan ürün veya süreç parametrelerinin belirlenmesinde
kullanılabilir.
Kalitenin üretimden önce, tasarım
aşamasında başladığını öne sürerek kalite düşüncesinde devrim yapan Taguchi’nin
kalite felsefesi incelendiğinde, başlıca iki temel ilke görülmektedir.
Bunlardan biri çevrim-dışı (off-line) kalite denetimidir. Bu denetim, tasarım
süresince üründeki sapmaların azaltılmasının yaşamsal önemini ortaya
koymaktadır.
Taguchi üretim/kalite sisteminde
kaliteyi sağlamak için yer alan ve yapılan faaliyetleri iki bölüme
ayırmaktadır. Bu durum aşağıda Şekil 1.2’de görülmektedir.

Kaynak:
Şirvancı, 1997: 14
Bunlardan birincisi, çevrim-içi
(on-line) kalite denetimidir. Çevrim-içi kalite denetimi ürünün imalatı
sırasındaki ve imalat sonrası, örneğin hizmet sırasındaki, kalite
faaliyetlerini kapsar. İstatistiksel süreç denetimi ve çeşitli muayeneler
çevrim içi kalite denetimi faaliyetlerindendir. İkincisi ise, çevrim-dışı
kalite denetimi Pazar araştırması ile ürün ve üretim sürecinin geliştirilmesi
sırasında gerçekleştirilen kalite faaliyetlerini içermektedir. Bu faaliyetler
ürüne doğrudan müdahaleler yerine, üretimin başlamasından önce gerçekleştirilen
tasarım çalışmalarıdır. Çevrim-dışı kalite denetimi ile ürün geliştirme veya
süreç tasarımının mümkün olabilen en düşük maliyetle ürün veya süreç
geliştirilmesi sağlamaya çalışılır.
Ürün geliştirmede, tasarım mühendisleri
malzeme, parça, şekil ve özelliklerini içeren komple ürün tasarım
spesifikasyonlarını geliştirirken, süreç mühendisleri ise buna uygun süreç
tasarımını yaparlar.
İmalat mühendisleri ise, üretim sürecini
kullanarak tasarlanan ürünün üretimini gerçekleştirirler. Sonuç olarak, ürün
kalitesiyle ilgili sorun, özellikle ürün tasarımı aşaması daha sonra süreç
tasarımı ve imalat aşamalarına önem vermeyi gerektirir. Geliştirilmiş süreç
tasarımları hem imalat kusurlarını hem de buna bağlı olarak süreç denetimleri
ihtiyaçlarını azaltmaktır.
İkinci ilke ise, kayıp kavramı ve
tasarım kavramını temel almaktadır. Taguchi kaliteyi, ürünün yeterli bir kalite
düzeyine ulaşmaması durumunda uğradığı kayıp olarak tanımlamaktadır. Bu kayıp
müşterinin memnuniyetsizliği, yenileme veya tamir maliyetleri, pazardaki imaj
kaybı ve Pazar payı kaybı olarak ifade edilebilir. Taguchi oldukça
istatistiksel olan yaklaşımına bağlı kalarak, bir ürünün yalnızca
spesifikasyonlara uymaması durumunda değil, aynı zamanda bir hedef değerden
sapması durumunda da bu kaybın ortaya çıkacağını ifade etmektedir. Kalite
kaybı, bir ürün teslim edildikten sonra topluma yüklenen bir kayıptır. Bu
toplumsal kayıp bir ürünün istenilebilirliğini belirler. Burada kaybın az
olması ürünün istenilebilirliğini arttırır. Taguchi için toplumsal kayıp kalite
maliyetine ilişkin kararı etkiler. Diğer bir deyişle, kalite geliştirme için
yapılan yatırımlar, yalnızca işletmede değil, toplumda yaratacağı tasarrufla
karşılaştırılmalıdır. Sonuçta, toplum işletmeyi toplumda sağlayacağı tasarrufa
bakarak ödüllendirecek veya cezalandıracaktır. Taguchi’nin topluma olan kayıp
düşüncesi aşağıdaki şekilde gösterilebilir;

Şekil 1.3 Topluma Olan
Kayıp Yapısı
Kaynak:
Byrne and Taguchi, 1987: 20
Ford Şirketi’nin 1980’lerdeki bir
deneyimi, parça üretiminde hedef değerden sapma sonucunda oluşan değişkenliğin,
işletmeye parasal kayıp olarak döndüğü ortaya konulmuştur. Ford Şirketi, imal
etmekte olduğu otomobillere şanzıman üretmek üzere iki ayrı firmaya sipariş
vermiştir. Tedarikçi firmalardan biri Ford Şirketi’nin A.B.D.’deki kendi üretim
tesisi, diğeri ise Japon Mazda firmasıdır. Her iki firmada şanzımanları,
Ford’un spesifikasyonlarına uygun olarak üretip teslim ederler. Garanti süresi
içinde şanzıman sorunlarından kaynaklanan garanti talepleri ortaya çıkar. Ford
yetkilileri sorunlu şanzımanları üretici firmaya göre sınıflandırdıklarında, A.B.D.
firmasının ürettiği parça grubunun sayısal olarak diğerinden birkaç kat daha
fazla olduğunu görürler. Bunun üzerine parçaların bazı kritik performans
değerlerinin olasılık dağılımlarını hesaplarlar. Burada her iki firmanın
ürettiği parçaların performans ortalamaları aynı olmakla birlikte, A.B.D.
firmasının parçalarının performanslarının standart sapması, dolayısıyla
varyansı Mazda’nınkilerden daha fazladır. Bu durumda A.B.D. firmasının
parçaları daha sık arıza yapıp Ford’un maliyetlerini arttırmaktadır.
Taguchi aşağıda Şekil 1.4’te görüldüğü
gibi, kalite kaybını karasel (ikinci dereceden) kayıp fonksiyonuyla açıklayarak
parasal kaybı fonksiyonel spesifikasyonlarla birleştirmiştir. Kayıp, ürünün
fabrika çıkışından sonra ortaya çıkan tüm kayıpların toplamı olarak ifade
edilir. Hedef değerden sapma arttıkça, kayıp sapmanın karesi miktarda
artmaktadır.

Şekil 1.4 Kalite Kayıp
Fonksiyonu
Taguchi’nin kalite kayıp fonksiyonu
aşağıdaki formülle ifade edilmektedir;
Kayıp = k(Y – T²)
Burada T hedef değer, Y değişkenin
ölçülen değeri ve k ise sapmayı para birimine çeviren katsayısıdır. Kayıp
fonksiyonu çeşitli şekillerde yorumlanabilir. Örneğin kaybın azaltılması için
varyansın azaltılması gerekmektedir. Ayrıca, kaybın azaltılması için ürün ve
sürecin sürekli olarak iyileştirilerek hedeften sapmaların azaltılması gerekir.
Yalnızca spesifikasyonları karşılamak kalitenin zayıf bir göstergesidir. Kalite
ölçütü öngörülen hedeften uzaklaştıkça performansta buna bağlı olarak
aşınmaktadır. Önemli olan spesifikasyonlar karşılandığı halde varyansın
azaltılmasıdır.
Taguchi, yukarıda sözü edilen ikinci
ilkesinde yer alan tasarım kavramını, kalite sağlama aşaması olarak hem ürün
tasarımı için hem de süreç tasarımı için üç kalite aşaması biçiminde
tanımlamıştır. Bunlar, sistem tasarımı, parametre tasarımı ve tolerans tasarımı
aşamalarıdır.
1.
Sistem Tasarımı : Müşterilerin ihtiyaçlarını ve işletmenin
kendi yeteneklerini kullanarak bir ilk ürün tasarımı geliştirilir. Bu tasarım
performans karakteristiklerinin değerini etkileyen parametre değerlerinin
belirlenmesini içerir. Ürün tasarımı aşamasında malzeme, para, prototip ürün
parametre değerleri seçimi vb. , süreç tasarımı aşamasında üretim ekipmanı ve
geçici süreç faktörleri değerlerinin seçimi söz konusudur.
2.Parametre
Tasarımı : Nihai üründeki varyansa en fazla katkıda
bulunan faktörler belirlenir. Mühendislik tasarımlarının varyansın kaynaklarına
duyarlılığını, diğer bir deyişle topluma vereceği beklenen zararı minimize eden
değerleri belirlemek için bir dizi deneyler yapılır.
Ürün parametre tasarımı, ürün
parametrelerinin malzeme (çelik, lastik, kağıt, plastik vb.) formülasyon
değerleri, çeşitli boyutlar, yüzey özellikleri gibi optimal değerlerinin
belirlenmesi anlamına gelmektedir. Parametre tasarımında amaç, üründe ortaya
çıkabilecek varyansları en aza indirerek ürünün hem imalat hem de hayat boyu
maliyeti azaltmaktır.
Süreç parametre tasarımı, kontrol
edilebilen imalat süreç parametreleri ( hat hızı gibi çeşitli hızlar, fırın
sıcaklığı gibi çeşitli sıcaklıklar, çeşitli basınçlar ve çeşitli süreler) için
optimal düzey ve ayarların belirlenmesi anlamında kullanılmaktadır.
3.Tolerans
Tasarımı : İkinci aşamadaki hedef tasarım parametre
değerleri için kabul edilebilir toleranslar belirlenir. Bu aşamada tasarım toleransı
uygulamaya konulur. Parametre tasarımıyla elde edilen azaltılmış değişkenlik
yeterli değilse tolerans tasarımı uygulanır. Tolerans tasarımı, daha iyi
derecede malzeme, parça, makine alımı için para harcayarak geçekleştirilir.
Kalite yaratmak için kullanılan üç
tasarım aşaması aşağıdaki şekilde özetlenmiştir:

Şekil 1.5 Tasarımın Üç
Aşaması
Kaynak:
Gunter, 1987: 47
Taguchi yaklaşımında sistem ve parametre
tasarımı bir yandan daha yüksek kalite elde ederken aynı zamanda maliyetleri
düşürme olanağı sağlamaktadır. Tolerans tasarımı ise daha yüksek kalite için
daha yüksek maliyetlere katlanmayı zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle Taguchi
yaklaşımında sistem tasarımı ve özellikle parametre tasarımının önemi çok
fazladır. Taguchi parametre tasarımı için deney tasarımını önermiştir.
Deney
Örnekleri
Bu bölümde çeşitli deney tasarımı
örnekleri verilecektir.
Örnek
1 : Bir
mühendis, baskılı devre kartına elektronik parçaları lehimleme sürecine
İstatistiksel Kalite Kontrol tekniklerini kullandı. U-şeması ve Pareto
analizini kullanarak lehimleme süreci akışında istatistiksel kontrol sağladı ve
devre başına düşen ortalama kusurlu lehim %1’e düştü.
Bununla beraber, ortalama devre sayısı,
2000’i aşkın lehim bağlantısını kapsadığı için, %1 kusurlu bile çok sayıda
lehim bağlantısının yeniden işlenmesine gereksinim duyulacaktır. Mühendis,
kusurlu sayısı düzeyini daha fazla düşürmek istemektedir. Süreç istatistiksel
kontrol altında olduğu için hangi makinenin ayarlanmasının gerekli olduğu açık
değildir.
Akış lehim makinesi, aşağıda belirtilen
kontrol edilebilir değişkenlere sahiptir:
1.
Lehim sıcaklığı
2.
Önceden ısıtılmış sıcaklık
3.
Taşıyıcı hızı
4.
Akış türü
5.
Akış özgül ağırlığı
6.
Lehim dalga derinliği
7.
Taşıyıcı açısı
Ayırtkanlık (karakterizasyon) deneyinde,
genellikle ilgilenilen nokta, hangi süreç değişkenlerinin yanıtı etkileyen
olduğunu belirlemektir. Bunu takip eden ikinci mantıksal aşama, mümkün olan en iyi
yanıtı elde edilmesini sağlayacak önemli etmenler bölgesinin belirlenmesidir.
Örnek 2 : Problem: kamyon
yaylarına ısıtma işlemiyle şekil (eğim) verilmesi

Şekil 1.6 Kavis
verme süreci ve ilişkin faktörler
Kaynak: Şirvancı, 1997:
14
Bu problem bir proses parametre tasarım problemidir.
B, C, D ve E kontrol edilebilir. Faktörlerdir. F’nin kontrolü zordur. Deney
uygulandıktan sonra elde edilen deney verilerinin analizi, faktörlerden,
özellikle C, D ve E gibi süreleri temsil eden faktörlerin, kalite değişkeni
olan yay yüksekliğini etkilediğini ortaya çıkarmaktadır. Bu faktörlerin optimal
değerlerinin seçilmesiyle, yay kalitesini iyileştirmek mümkün oluyor.
Örnek 3 : Problem, Üretilen yaylarda çatlaklar gözlenmektedir.
Yapılan beyin fırtınası seansında, fırın sıcaklığı, malzemedeki karbon oranı ve
soğutmada kullanılan yağ sıcaklığı önemli faktörler olarak belirlenir. Teknik
personel, ilk önce fırın sıcaklığının etkisini inceler;

Şekil 1.7 Çatlaksız Yay Yüzdesi
Sonuçlar, 880 derecelik fırının sıcaklığının, çatlak
oranı düşürme bakımından, 800 dereceye göre %5 daha iyi olduğunu gösteriyor.
Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, bu sonucun, karbon oranının %0.05
ve yağ ısısının 20 derece olduğunda geçerli olmasıdır.

Şekil 1.8 İstatistiksel Olarak
Tasarımlanmış Deney
Şekil 1.8’de dikkat edilmesi gereken nokta, her üç
faktörün de değerlerinin deney sırasında değiştirilmiş olmasıdır. Örneğin
birinci gözlemde, faktörler A, B ve C, sırasıyla 20, 0.50 ve 800 değerlerinde
tutulmuşken, 6. gözlemde, faktörlerin değerleri, sırasıyla 50, 0.50, 880’dir.
Deneyin bu biçimde uygulanmış olması, her üç faktörün de hesaplanmasını mümkün
kılmaktadır. Ayrıca Şekil 1.9’da görüldüğü gibi, faktörlerin ana etkilerinin
yanı sıra, faktörler arası etkileşimler sonucu oluşan etkilerinin de
hesaplanması mümkün olmaktadır.

Şekil 1.9 Deneylerin Sonuçları
Deney sonuçlarının analizi ve yorumlarının nasıl
yapılacağı, ayrıntılı olarak, bundan sonraki bölümlerde anlatılacaktır. Ancak, yukarıdaki
sonuçlar, kabaca, çatlaksız yay yüzdesine en büyük etkinin C’den (fırın
sıcaklığından) kaynaklandığı görülmektedir. 880 derece, 800 dereceye göre,
çatlaksız yay yüzdesini 23 puan artırıyor, dolayısıyla kalite iyileşiyor. A ile
C arasında pozitif bir etkileşimin varlığı görülüyor.

Şekil 1.10 Fırın Ve Yağ Isısı Etkileşim
Tablosu

Şekil 1.11 Yağ ve Fırın Isısı Etkileşimi
Fırın sıcaklığını 800 dereceden 880’e çıkarmanın,
çatlaksız yay yüzdesine olan etkisi, yağ sıcaklığının değerine bağlıdır. Yağ
daha yüksek sıcaklıkta olduğu zaman, fırın sıcaklığının etkisi daha fazla
olmaktadır. A ve C arasındaki etkileşim, Şekil 1.11’de verilen etkileşim
grafiği ile açıklanmaktadır.
Deney tasarımında son derece önemli bir konu olan
etkileşimi biraz daha açıklamak için günlük hayattan bir örnek verelim. Çeşitli
faktörlerin bir insanın uyanıklık derecesine olan etkilerine bakalım. Zinde bir
insanın uyanıklık derecesine %100 diyelim. Şunları varsayalım; bir kadeh içki
uyanıklık derecesini %90’a indiriyor ve bir doz sakinleştirici ilaç uyanıklık
derecesini %80’e indiriyor. Doktorun
tavsiyesinin aksine, kişi sakinleştirici ilacı bir kadeh içki ile alıyor ve
derin bir uykuya dalıyor (uyanıklık %0’a düşüyor). Bu örnek iki faktör arasında
önemli bir etkileşim olduğunu gösteriyor. Etkileşim olmasaydı, ilacın içkiyle
alınmasının sonucunda, uyanıklık iki etkinin toplamı kadar azalacaktır, yani
yalnızca %70’e inecekti.
İKİ DÜZEYLİ L8
VE L16 DENEYLERİ
Giriş
İki düzeyli deneyler, Deneylerin en basitleridir.
Basitliklerine karşın, düşük maliyetle, çok sayıda faktörün aynı anda
incelenmesini mümkün kılarlar. Bu bakımdan deney tasarımında çok önemli bir yer
tutarlar.
Deneylerin adları A, B ve C olan üç faktör bulunduğu
zaman, tam eşlendirme sonucunda, a.b.c = 2.2.2 = 8 kombinasyon oluşur. Bu
nedenle, bu deneylere L8 deneyleri denmektedir. Sekiz kombinasyon, Şekil 2.1’de
düzeyler için “-“ ve “+” kodları kullanılarak gösterilmiştir.
Tam eşlendirmeli deneylerde, kombinezonların tümü
denenir. Her birinde en az bir gözlem alınır. Tekrar sayısı r birden fazla ise,
her kombinezon r sayısı kadar tekrarlanır ve o sayıda gözlem alınır.

Şekil 2.1
Bu bölümde tekrar sayısı r’nin bir
olduğu (r=1) kabul edilmiştir. Yani her kombinezonda bir gözlem alınmaktadır.
Bu tür deneylere tekrarsız deneyler denmektedir. Maliyeti düşürmek açısından da
r=1 tercih edilir. Tekrar sayısı arttıkça maliyet o sayıda katlanır, ancak
istatistiksel doğruluk da o derece artar. İlk aşama deneylerde, r=1 yeterli
istatistiksel doğruluğu sağlayacaktır.
Deneyde 4 faktör (A, B, C, D) ele
alındığı zaman, denenecek düzey kombinezon sayısı a.b.c.d = 2.2.2.2 = 16 olur.
Deneyin düzey kombinezonlarını gösteren bu matris, L16 dizayn matrisidir.
İki
Düzeyli Üç Faktörlü L8 Deneyleri
İlk örneğe geçmeden önce, L8 dizayn
matrisini vermek ve açıklamak yerinde olacaktır. Bu matris Şekil 2.1’de
verilmektedir. Matrisin ilk üç kolonu A, B ve C düzey kombinezonlarını temsil
eder. Diğer kolonlar, faktörler arası etkileşimleri temsil etmektedir. Bu
kolonların “eksi” ve “artı” işaretleri, ilk üç kolonun işaretlerinin çarpımı
olarak elde edilmiştir.
İki düzeyli deneylerde, düzeylerin
birine alt düzey, diğerine üst düzey denmektedir. Genellikle, alt düzeyler “-“,
üst düzeyler “+” işaretiyle temsil edilir. Bazen, “-“ ve “+” işaretlerinin
yerine, sırasıyla, “1” ve “2” sayıları kullanılır.
Örnek
1 :Örnek
soyuttur, yani, örnekteki faktörler ve değerler, gerçek herhangi bir problemi
temsil etmemektedir. Bu örnekte faktör sayısı k=3, faktörler A, B ve C’dir. Her
kombinezonda, yalnız bir gözlem alınmıştır. Dolayısıyla, toplam gözlem sayısı
n=8’dir.
Respons değişkeni Y’nin değerleri, Şekil
2.2’de verilmiştir. Hesaplar için, önce, mantıksal bir gerekçe vermek yerinde
olacaktır. Şöyle ki, örneğin faktör A’nın, Y’yi ne ölçüde etkilediğini bulmak
için, Y’nin tüm değerlerini, A’nın iki farklı düzeyine göre, dörder dörder
gruplandırmak gerekir. Bu gruplandırma, Şekil 2.2’de, A’nın alt düzeyine(-)
tekabül eden Y’nin ilk dört değeri ile, A’nın üst düzeyine(+) tekabül eden
Y’nin son dört değeri anlamına gelmektedir. A’nın Y’ye olan etkisini belirlemek
için, ilk dört Y değerinin ortalamasını alıp, ikinci dört Y’nin ortalaması ile
karşılaştırmak gerekir. A’nın “+” değerlerinin ortalamasından “-“ değerlerinin
ortalaması çıkartılarak etki A bulunur.

Şekil 2.2


Şekil
2.4 Etki Hesap Tablosu
Yukarıdaki
etki değerlerinin nasıl hesaplanacağı genel olarak açıklandı. Ancak, deney tasarımı
eğitiminin son yıllarda yaygınlaşması sonucu, fabrika ortamında hesaplamayı
kolaylaştırmak amacıyla bazı tablolar geliştirilmiştir. Şekil 2.4 bu
tablolardan biridir. Bu tablo, deney sonuçlarının analizi için pratikte şu
şekilde kullanılır. Önce, deney sonucunda elde edilen değerler, “gözlem değeri”
kolonuna işlenir. Gözlem kolonunun her satırındaki değer, o satırdaki boş
hanelere kopya edilir. Daha sonra, her kolonun toplamı alınarak “toplam” satırı
doldurulur. Her kolonun toplamı, “sayı” satırındaki rakamlara bölünerek sonuç
“ortalama” satırına işlenir. Son basamakta, faktörlerin ve etkileşimlerin etki
değerlerini bulmak için, her ana kolondaki 2. Kolonun ortalamasından 1. Kolonun
ortalaması çıkarılır ve sonuç “ortalama” satırına işlenir.
Analizin
bundan sonraki aşaması, Şekil 2.4’te “etki” satırındaki etkilerden hangilerinin
istatistiksel açıdan önemli olduğuna karar vermektir. Bunun için normal
olasılık grafiği yöntemi uygulanır. Normal olasılık grafiğini oluşturmak için,
önce, Şekil 2.4’teki etkileri cebirsel olarak büyüklük sırasına koymak gerekir.
En “eksi” değer “1” sıra numarasını, en büyük “artı” değer “7” sıra numarasını
alır.
Normal
olasılık grafiği kağıdının yatay ekseni, etki değerleri için, dikey ekseni ise,
sıra numaraları için kullanılır. Kullanıcıya kolaylık sağlaması için, grafiğin
dikey ekseni L8 ve L16 deneyleri için ölçeklendirilmiştir. L8 deneylerinde
7, L16 deneylerinde 15 etki değeri
sıraya konulacak ve o sayıda nokta grafiğe işlenecektir.
Etkilerin
istatistiksel önemliliği çizilen doğruya göre belirlenir. Önemli noktalar, ya
grafiğin alt tarafında, doğrunun solunda, ya da grafiğin üst tarafında,
doğrunun sağında kalan noktalardır. Bu kritere göre, Şekil 2.5’de B ve AB
etkilerinin istatistiksel olarak önemli olduğu ortaya çıkıyor. Diğer yandan, A
noktası doğrunun tam üzerinde yer alıyor. C her ne kadar doğrunun solunda
kalıyorsa da doğrudan uzaklığı fazla değildir. Dolayısıyla, B ve AB’nin
dışındaki etkiler istatistiksel olarak önemli değildir.

Şekil
2.5 Normal Olasılık Grafiği
Kaynak:
Şirvancı, 1997: 34
Şekil
2.5’teki NOG’a göre, ana etki olarak B ve etkileşim olarak da AB etkileşimi
önemlidir. AB etkileşiminin önemliliğinin saptanmış olması, bu etkileşimi
oluşturan A ve B faktörlerinin birlikte dikkate alınmamasını gerektirmektedir.
Bu örneğin respons değişkeni Y’nin optimize edilebilmesi için, AB etkileşiminin
yorumunun yapılarak Y’yi nasıl etkilediğinin belirlenmesi gerekir.
Etkileşimlerin yorumu, etkileşim grafikleri aracılığıyla yapılır. AB etkileşim
grafiğini çizmek için, önce, Y’nin sekiz değeri A’nın ve B’nin düzeylerine göre
dört gruba ayrılır ve her grubun ortalaması bulunur. Şekil 2.6’da gruplar ve
her grubun ortalaması bulunur. Şekil 2.6’da gruplar ve her grubun ortalaması
altı çizili olarak verilmektedir.

Şekil
2.6 AB Etkileşimi Tablosu
Şekil
2.6’daki değerler, AB etkileşim grafiğini çizmek için kullanılır. Etkileşim
grafiği Şekil 2.7’de verilmiştir. Y’nin ortalama değerleri, A’nın düzeylerine
göre grafiğe işlenmiş ve B’nin düzeylerine göre etkileşim doğruları
çizilmiştir. AB etkileşiminin yorumunu şöyle yapılabilir. Önce, doğrular
paralel olmadığı için bu grafik daha önce belirlenen sonucu, yani AB
etkileşiminin önemli olduğunun sonucunu, teyit etmektedir. Ayrıca, doğrular zıt
eğilimli oldukları için AB etkileşimi negatiftir. Nitekim, Şekil 2.4’te de AB
etkileşiminin değeri eksi (-8.55) olarak hesaplanmıştır.
AB
etkileşiminin yorumunu daha ayrıntılı yapabilmek için Y’nin ne tür bir kalite
değişkeni olduğunu bilmek gerekir. Kalite değişkeninin türüne göre, en iyi A ve
B kombinezonları belirlenir. Taguchi üç tür kalite değişkeni tanımlamıştır.
1.En büyük en iyi : Eğer
Y bu tür bir değişken ise, A ve B’nin optimal değerleri sırası ile 1 ve 2
olacaktır. Bu değerler Y’nin ortalama değerini en büyük (43.5) yapmaktadır.
2.En küçük en iyi : Bu
tür Y için A ve B’nin optimal düzeyleri sırasıyla 1 ve 1 olacaktır. Ortalama
Y’nin değeri bu düzeylerde 23.05’tir.
3.Hedef değer en iyi : Örneğin Y’nin hedef
değeri 36 ise, bu hedef değere iki türlü yaklaşılabilir. A=2, B=1 kombinezonu
35.2’yi verecek, A=2, B=2 ise 38.85
verecektir.

Şekil
2.7 AB Etkileşim Grafiği
Hesap
yönteminin özeti;
1.
Deneyin uygulanması bitirilip veriler elde edildikten
sonra, veriyi L8 (veya L16) hesap tablosunda gözlem değeri kolonuna girilir.
2.
Gözlem değeri kolonundaki er değer, aynı satırdaki boş
hanelere işlenir.
3.
Her kolonun toplamını alarak “toplam” satırına işlenir.
4.
Toplamları, kendi kolonundaki “sayılara” bölerek
ortalamaları bulunuz ve “ortalama” satırına işlenir.
5.
Her etki kolonundaki düzey 2 ortalamasından düzey 1
ortalamasını çıkartarak etki değeri bulunur ve “etki” satırına işlenir.
6.
Etki değerleri cebirsel sıraya koyunuz; en eksi değere
“1”, en artı değere “7” (veya 15) sıra numarası verilir. Sıra numaraları “sıra”
satırına girilir.
7.
Sıra numaraları için dikey ekseni, etki değerleri için
yatay ekseni kullanarak normal olasılık grafiği oluşturulur. Noktalar grafiğe
işlenir.
8.
Noktaların sıfıra yakınlık bakımından en küçük yaklaşık
yarısını kullanarak, bu noktalara en yakın geçecek biçimde doğru çizilir.
9.
Noktaların doğruya göre konumlarına bakılarak, önemli
etkiler belirlenir. Önemli etkilere karşı düşen noktalar, yukarı doğrunun
sağında, aşağı doğrunun solunda yer alır. Bu etkilerin değeri, ya aşırı artı,
ya da aşırı eksi değerlerdir.
10. Belirlediğimiz
etkiler arasında “etkileşimler” varsa, etkileşim grafikleri çizilerek
etkileşimler yorumlanır.
İki Düzeyli Dört Faktörlü L16
Deneyleri
İki
düzeyli bir deneyde faktör sayısı k=4 ise, tam eşlendirme durumunda, tüm
kombinezonların sayısı 2.2.2.2 =16’ya eşittir. Bu 16 kombinezonu içeren matrise
L16 dizayn matrisi denir. L16 dizayn matrisinin 15 kolonu vardır. Bunlardan ilk
dördü, faktörlerin ana etkilerini, geri kalanları, faktörler arası
etkileşimleri temsil eder ve bu etkilerin hesabı için kullanılır. L16 dizayn
matrisi Şekil 2.8’de verilmektedir.

Şekil
2.8 L16 dizayn matrisi
L16
dizayn matrisi, pratikte en çok uygulanan dizaynlardan biridir. Bunun nedeni,
kesirli deneylerde, 15 faktöre kadar faktörün bir arada incelenmesini mümkün
kılar. Ancak mantık bakımından L8 deneylerinden bir farkı yoktur. Bu nedenle bu
bölümde örnek verilmeyecektir.
Deney Tasarımı İçin Temel
Basamaklar
1. Kalite
problemini tanımlayınız. Bunun için, öncelikle, deney sırasında çıktı olarak
ölçülecek ve ürünün kalite özelliklerini temsil eden kalite değişkenlerini
tanımlamak gerekir. Kalite değişkenlerinin ölçülebilir olması gerekir. Ürünün,
boya ve yüzey parlaklığı gibi kozmetik ya da nitel özelliklerini temsil eden
değişkenler için, birkaç kişilik jüri oluşturarak ürünün puanlanması önerilir.
2. Kalite
değişkenlerini etkileşimi muhtemel tüm faktörlerin bir listesi çıkartılır. Bu
listenin tam ve doğru olarak oluşturulabilmesi için, ürüne ve sürece ilişkin
bir akış çizelgesi hazırlanması ve ilgili kişi ve bölümlerin görüşlerinin
alınması çok yararlı olur. Ayrıca, belirlenen faktörlerin birbirleriyle olan
ilişkilerinin net olarak görülebilmesi ve sınıflandırılabilmeleri için bir
balık kılçığı çizelgesi oluşturulabilir.
3. Yukarıda
belirlediğimiz faktörlerden hangilerinin deneyde inceleceğine karar verilir.
Deneyin içereceği faktörlerin kontrol edilebilir, yani değerleri
değiştirilebilir olması gerekir. Kontrol edilebilen faktörlerin değerleri
birbirinden bağımsız olarak değiştirilebilmelidir. Deneye dahil edilmeyen
faktörlerin, neden dahil edilmedikleri belirtilir.
4. Basamak
3’te belirlenen faktörlerden hangilerinin arasında etkileşimlerin olası
olduğuna ve deneyde inceleneceğine, takım olarak karar verilir.
5. Deneye
dahil edilen faktör ve incelenecek etkileşimlerin sayısına bakarak, L8 veya L16
gibi bir deney dizaynı seçilir.
6. Her
faktör için düzey değerlerini belirlenir. Alt ve üst düzey arası aralık çok
küçük olursa, faktörün etkisi görülmeyebilir. Aralık çok büyük olursa, faktör
deneye hakim duruma gelir ve diğer faktörlerin etkilerinin saptanması
güçleşebilir. Deneye dahil edilmeyen faktörlerin değerleri, deney sırasında
sabit kalacaktır.
7. Faktörlerin,
Bölüm 3’te kesirli deneyler için verilecek eşad tablolarını kullanarak, L8 veya
L16 dizayn matrisinin kolonlarına atanır.
8. Faktörlerin
atandığı dizayn matrisini kullanarak, uygulanacak faktör düzey kombinezonlarını
belirlenir.
9. Bir
rassallaştırma yöntemi aracılığı ile deneyin uygulama sırasını, mümkün
olduğunca rassallaştırılır.
10. Deneyin
uygulama planı yapılır. Basamak 8 ve 9’da belirlenen faktör düzey
kombinezonlarını ve sırayı açıklayarak uygulama grubuna verilir.
11. Deneyi
uygulayarak kalite değişkeni Y’nin değeri alınır.
12. Bu
bölümde açıklanan yöntemi uygulayarak hesap tabloları doldurulur ve etki
değerleri hesaplanır.
13. NOG’u
oluşturarak, hangi etkilerin istatistiksel olarak önemli olduğuna karar
verilir.
14. Basamak
13’te önemli etkileşimler bulunmuşsa, etkileşim grafikleri çizilir ve yorumlanır.
15. Önemli
etki ve etkileşimlere bağlı olarak, optimal ürün ve proses düzeyleri
belirlenir. Kalite değişkeni Y’nin beklenen değeri hesaplanır.
16. Basamak 15’te belirlenen düzeylerde deneyler
uygulayarak sonuçlar doğrulanır.
KESİRLİ DENEYLER
Bir deneyin büyüklüğünü ve o deneyden ne
kadar sonuç elde edilebileceğini belirlemek üzere Serbestlik Derecesi kavramı
kullanılmaktadır. Bir deneyin serbestlik derecesi deneme sayısının 1 eksiği
kadardır, yani deneme sayısının 1 eksiği kadar kıyaslama yapılabilir ve veri
elde edilebilir;
SDDeney=Deneme sayısı-1
Faktör etkileri için toplam serbestlik derecesi
ise;
SDToplam=n
. SDFaktör
Serbestlik derecesi kavramından
anlaşıldığı üzere, bir deneydeki faktörlerin etkilerini belirlemek için
SDToplamkadar mukayese yapmak yeterlidir. Örneğin iki düzeyli yedi faktörlü bir
deney çok etkenli şekilde yapılırsa (2^7)= 128 deney gerçekleştirilecektir.Burada
deneyin serbestlik derecesi 128-1=127 iken faktör etkileri için toplam
serbestlik derecesi;
SDToplam=7
. (2-1)=7 ‘dir. Yani faktör etkilerini belirlemek için 7 kıyaslama (8deney)yeterli
iken 128 deney yapılmaktadır. Geri kalan 120 deney 2’li ve diğer çoklu etkileşimlerin
incelenmesi için yapılmaktadır. Oysa imalat uygulamalarının bir çoğunda2’den fazla faktörün etkileşimlerinin
gereksiz olduğu gözlenmektedir.
Bu çerçeveden bakıldığında çok etkenli deneylerin verimsiz ve
kullanışsız oldukları görülecektir. Elde edilen sonuçlar mükemmel ama deney
sayısı çok fazladır.İstatistikçiler tam faktöriyel bir tasarımdaki kombinasyonların
sadece ½’si ya da ¼’ügibi bir kısmını kullanarak daha verimli olan kesirli
deneyleri geliştirmişlerdir. Ancak bu kombinasyonlar, çok etkenli tasarımın
genel karakterini yansıtacak şekilde özenle seçilmelidir.
Kesirli deneyleri kullanmaktaki amaç ikili
ve/veya daha yüksek derecedeki etkileşimlerin ihmal edilebileceği durumlarda
deney sayısını azaltmak suretiyle deneylerin maliyetini düşürmek ve süresini
kısaltmaktır. Kesirli deneyler çok etkenli deneyler için gereken gözlem sayısı
n’nin belli bir kesrini içerir. Örneğin, 7 faktörlü,128 gözlem gerektiren bir
deney, kesirli deney olarak tasarlanırsa, ½ kesir için n=64, ¼kesir için n=32,
1/8 için n=16 ve 1/16 için n=8 gözlem gerektirir. Bu kesirli deneylerin her
birinde n-1 kadar etki hesap edilebilir.
7 faktörlü 2 düzeyli bir deneyin verileri
Şekil 3.1’e kaydedilebilir. Bu tabloda 128farklı faktör kombinasyonundan elde
edilecek 128 gözlem değeri için yer ayrılmıştır.Kesirli deney tasarımında ise
mevcut 128 kombinasyonun sadece bir kısmı değerlendirmeye alınarak, bazı
etkileşimler ihmal edilmek suretiyle deney yapılmaktadır. Örneğin 1/8
kesirli, yani sadece 16 farklı deneyin yapıldığı bir deney için Şekil 3.2’da
verilen kayıt tablosunda belirtilen faktör kombinasyonları kullanılmıştır.

Şekil 3.1 L8
kesirli deneylerde faktörlerin kolonlara atanması ve eşadlar

Şekil 3.2 L8
deneyleri için veri kayıt tablosu
DENEY TASARIMINDA TAGUCHİ YAKLAŞIMI
Deney tasarımı daha önce geliştirilmiş
olmasına rağmen, bu kavramı ürün performansındaki varyansın azaltılması için ilk uygulayan kişi
Taguchi olmuştur. Taguchi deney tasarımının şu noktalarda önemli olduğunu
belirlemiştir.
·
Ortalama yada hedef
değerden olacak varyansın minimize edilmesi,
·
Çevre koşullarına
karşı robüst ürün üretilmesi,
·
Parçalardaki varyansa
karşı duyarlı olmayan ürünlerin üretilmesi,
·
Ürünlerin ömür
uzunluğu konusunda yapılan testler.
Bunlardan ilk üç tanesi Taguchi’nin parametre tasarımı adını
verdiği kategorilerdir. Taguchi deney tasarımında, ürün ya da sürecin
performans karakteristiğini etkileyen faktörleri şu şekilde belirlemektedir;
1.
Kontrol edilebilen
faktörler (tasarım faktörleri) : bunlar değerleri tasarım yada süreç mühendisi
tarafından kolayca belirlenebilen faktörlerdir.
2.
Kontrol edilemeyen
faktörler (gürültü faktörleri) : bunlar çoğu kez üretim ortamı ile ilişkili
olan varyansın kaynaklarını oluştururlar. Genel performansı, ideal olarak,
bunlardaki varyansı duyarlı olmamalıdır.
Kontrol edilebilen faktörler kendi içinde üçe ayrılır;
1.
Sinyal faktörleri
(hedef kontrol faktörleri) : Bunlar söz konusu olan ortalama tepki düzeyini
etkileyen faktörlerdir.
2.
Varyans kontrol
faktörleri: Bunlar tepkideki varyansı etkileyen faktörlerdir.
3.
Maliyet faktörleri:
Bunlar ortalama tepkiyi ya da varyansı etkilemeyen ve ekonomik koşullara göre
belirlenen faktörlerdir.
Taguchi yaklaşımıyla geleneksel tolerans yöntemleri ya da
muayeneye dayalı kalite denetimi arasındaki fark, Taguchi yaklaşımında varyansa
verilen bu önemdir. Burada amaç, bir yandan hedef kontrol faktörlerinde yapılan
ayarlamalar yoluyla gerekli ortalama performans sürdürülürken, diğer yandan
varyans kontrol faktörlerinde değişikliğe gidilerek varyansın azaltılmasıdır.
Tasarım parametrelerinin belirlenmesi için yapılan deneyin amacı
gürültü faktörlerinin performans karakteristiği üzerindeki etkisini minimize
eden tasarım parametreleri değerlerini belirlemektedir. Bu işlem;
1.
Deneyde tasarım
parametreleri değerlerini sistematik olarak değiştirme yoluyla,
2.
Her bir deney için
gürültü faktörlerinin etkisini karşılaştırarak gerçekleştirilir. Parametre
tasarımı deneyi iki bölümden oluşur: tasarım parametre matrisi ve gürültü
faktörleri matrisi. Taguchi’nin parametre tasarım deneyi aşağıdaki şekilde
gösterilmektedir.

Şekil 4.1 Taguchi’nin parametre tasarımı
deneyi örneği
Kaynak: Kackar, 1986: 182
Parametre matrisi ürün ya da süreçten sorumlu mühendisin seçtiği
değerlerden oluşur. Bu değerler ürünün ya da sürecin tasarım
spesifikasyonlarını belirler. Tasarım parametre matrisinin sütunları tasarım
parametrelerini, satırları ise test değerlerinin farklı bileşimlerini ifade
eder. Gürültü faktörleri ürünün performans karakteristiklerinin hedef
değerlerden sapmasına neden olan değişkenlerdir. Gürültü faktörü matrisi
gürültü faktörlerinin test değerlerini belirler. Bu matrisin sütunu ise gürültü
faktörlerini, satırları ise gürültü düzeylerinin değişik bileşimlerini ifade
eder. Deneyin tamamı tasarım parametreleri ile gürültü faktörleri matrisinin
bileşiminden oluşur. Her deneyde tasarım parametreleri matrisi gürültü
faktörleri matrisinin tüm satırlarıyla çakıştırılır. Böylece yukarıdaki örneği
ele alırsak her deneyde dört deneme bulunmaktadır ve bunların her biriyle
gürültü faktörleri matrisindeki gürültü düzeylerinin bir bileşimi oluşturulur.
Performans karakteristikleri dokuz deneyin her bir dört denemesi için tek tek
değerlendirilir.
Taguchi tasarım parametreleri ve gürültü faktörleri matrisini
oluşturmak için ortogonal dizinin kullanılmasını önermektedir. Ortogonal dizin
tasarım parametrelerinin değişik sayıdaki değerlerinin belirlenmesini sağlar.
Ayrıca karşılıklı olarak çift dengeleme özelliği nedeniyle deneme sayısını
minimize eder. Örneğin otomobil direksiyonun geliştirilmesinde mühendisler bu
ürünün performansını etkileyen 13 adet kritik tasarım değişkeni
belirlemişlerdir. Bu örnekte mühendislerin her bir değişken için karşılaştırma
amacıyla standart, düşük ve yüksek değer belirlemeleri durumunda, 1.594.323
adet deney alternatifi söz konusu olacaktı. Ancak Taguchi her seferinde tek bir
değişken yerine, ortogonal dizini kullanarak bu deney sayısını 27’ye
düşürmüştür. Böylece deneyleri yaparken bazı faktörleri aynı anda değiştirme
yoluna gitmiştir. Böylece faktörlerin ortalama etkilerini belirlemede az sayıda
deney yeterli olmaktadır. Direksiyon örneğinde yaklaşık 1,5 milyon deney yerine
sadece 27 deney yeterli olmuştur.
Performans karakteristiklerinin yukarıdaki şekilde gibi sürekli
olması durumunda performans istatistiği adı verilen bir ölçütü hesaplamak için
tasarım parametreleri matrisinin her bir
deneyinde elde edilen çoklu gözlemler kullanılır. Hesaplanan performans
istatistik değerleri tasarım parametreleri değerlerine ilişkin daha iyi
tahminler elde edilmesinde kullanılır. Taguchi performans istatistiği ölçütü
olarak sinyal gürültü oranının kullanılması gerekliliğini de ileri sürmüştür.
Sinyal, ürünün bize vermeye çalıştığı şeydir. Gürültü ise sinyali olumsuz
olarak etkileyen müdahalelerdir. Örneğin Sony şirketinin mühendisleri
televizyonu tasarlarken, verici istasyonunun çok uzağında, şimşeklerin çaktığı
bir sırada , aynı anda mutfak robotunun çalıştığı, hatta elektrik voltajının
düştüğü zamanlarda bile müşterinin iyi görüntü veya sinyal vermeyi sürdüren bir
tasarımı edeceklerini düşünmüşlerdir.
Karıncalanan ya da rahatsız edici “gürültüleri” üreten TV alıcılarını
benimsemeyeceklerdir. Müşteriler televizyonun sesini her açtıklarında görüntü
kötüleşirse bunda dehşete düşeceklerdir. Bu yüzden robüstlüğün, yüksek
sinyal/gürültü (S/N) oranı olarak tanımlanması akla uygundur. S/n oranı
belirlenen kontrol faktörleri düzeyinde fonksiyonun robüstlüğünü değerlendirir.
Parametre tasarımının amacı kayıpları
azaltarak robüstlüğü arttırmaktır. Bu oran aynı zamanda hedef performans
civarındaki varyansı da ölçer.
S/N oranı varyansa neden
olan kontrol edilemeyen faktörlerin mevcut olması durumunda performansın
istikrar ve güvenirliğini ölçer. Taguchi yetmişten fazla sinyal-gürültü oranı
geliştirmiştir. Bunlardan geniş ölçüde uygulanan ve geleneksel hale gelen üç
tane sinyal gürültü oranı Şekil 4.2’de verilmektedir.


Şekil 4.2 Sinyal/gürültü oranı
Bu üç tür problemde de amaç
sinyal-gürültü oranını maksimize etmektir. Bunların maksimize edilmesi, bir
yandan sinyali artırırken, diğer yandan da varyansı azaltmaktadır.
Parametre-tasarım deneyi fiziksel deneyler ya da bilgisayar simülasyon
deneyleri aracılığı ile gerçekleştirilebilir.
SONUÇ
Kalite geliştirmenin çok önem kazandığı günümüzde, Taguchi ürün ve
süreç tasarımı aşamasında daha yüksek kalite daha düşük maliyetlerle elde
edilebileceğini göstermiştir. Geleneksel istatistik araçlarını yeni bir
anlayışla kullanarak değişkenliğe karşı duyarsız, bir başka deyişle robüst ürün
ve süreçler yaratarak kalitenin gerçekleştirilebileceğini belirten taguchi
önemli ve yeni bir kalite mühendisliği
düşüncesi geliştirmiştir. Teknik yönden bazı eleştirilere maruz kalmakla
birlikte, bilim çevresinde olduğu kadar, endüstriyel uygulayıcılar için de
kalite geliştirme ve maliyetleri düşürme konusunda yeni bir bakış açısı
oluşturmuştur.
1940’larda beri Japonya’da 1982’den beri
A.B.D’de yaygın bir uygulama alanı bulan Taguchi yöntemi 1990’larda Türkiye’de
az sayıda işletme tarafından uygulanmıştır. Kalite geliştirme sürecine giren
her işletme Taguchi’nin deney tasarımı yönteminden yararlanabilir. Ancak
Taguchi’nin bu yaklaşımının toplam kalite yönteminin bir parçası olduğu
unutulmamalıdır. Bu yüzden, tasarım çalışmalarına girişecek işletmelerin bu
yöntemi tek başına kullanmayarak TKY’yi de hayata geçirmeye çalışması gerekli
olmaktadır.
KAYNAKÇA
1.ŞİRVANCI,
Mete, Kalite İçin Deney Tasarımı, Taguchi Yaklaşımı, Literatür Yayınları No:23,
İstanbul, 1997.
2.TAGUCHI,Genichi and Don Clausing, “Robust Quality”, Harward Business Review, Jan-Feb, 1990, pp 65-75.
3.KACKAR, Rangu N. , “Taguchi’s Quality Philosophy: Analysis and Commentary”, Quality Progress, 1984, 1, 16-20.
4.KACKAR,Raghu N., “Off-Line Quality Control Parameter Design, and The Taguchi Method”, Journal of Quality Technology, Vol. 17, No:4, Oct. 1985, pp. 176-187.
2.TAGUCHI,Genichi and Don Clausing, “Robust Quality”, Harward Business Review, Jan-Feb, 1990, pp 65-75.
3.KACKAR, Rangu N. , “Taguchi’s Quality Philosophy: Analysis and Commentary”, Quality Progress, 1984, 1, 16-20.
4.KACKAR,Raghu N., “Off-Line Quality Control Parameter Design, and The Taguchi Method”, Journal of Quality Technology, Vol. 17, No:4, Oct. 1985, pp. 176-187.
5.KAORU,
İshikawa, “ Quality and Standardization: Progress For Economic Success”,
Quality Progress, 1984. 1, 16-20.
6.GUNTER,
Berton, “ A Perspective on the Taguchi Method” , Quality Progress, June 1987,
pp. 44-52.
7.BYRNE, Diane M. And Shin Taguchi, “The Taguchi Approach to Parametre Design”, Quality Progress, Dec.. 1987, pp. 20.
7.BYRNE, Diane M. And Shin Taguchi, “The Taguchi Approach to Parametre Design”, Quality Progress, Dec.. 1987, pp. 20.
No comments:
Post a Comment