GİRİŞ
Rekabetçi ve
değişime ayak uydurabilen bir kuruluş olabilmek için ürün ve hizmet
geliştirilmesi ve sunan süreçlerin yönetilmesi ve iyileştirilmesi gerekir.
Giderek küreselleşen ve yoğun bir rekabetin olduğu dünyamızda sadık müşteri
profili oluşturmanın önemi gittikçe artmaktadır. Her çeşit ürünün çok sayıda
muadili olması müşteriye verilen hizmet, davranış ve yaklaşımın önemini
arttırmaktadır.
Dünyadaki
rekabet anlayışı zamanla değişime uğramıştır. Rekabet unsurlarını
incelediğimizde 1960’lardan günümüze kadar neredeyse her 10 yılda bir rekabetin
unsurlarının değiştiğini görebiliriz. İkinci Dünya Savaşından sonra üretimde
üstün olan rekabette güçlü olmuştur. Çünkü o dönemlerde üretebilen azdı.
1970’lerde ise maliyetle rekabet gündemdeydi. Bu dönemde rekabet güçünü
arttırmak için maliyetlerin düşürülmeye çalışıldığı dönem olmuştur. 1980’lere
gelindiğinde kalite rekabet gücünü belirleyen en önemli unsur olmuştur. Bu
dönemde ucuz ve kaliteli mal üretenler piyasada
kendilerine yer bulabilmişlerdir. 1990’lı yıllarda ise insanlar kalite ve ucuz
malın yanı sıra bu malın temin süresiyle ilgilenmeye başladılar. Hızlı teslimin
yanı sıra, yeni ürünler geliştiren ve ürünlerin tasarımını hızlı bir şekilde
yapıp piyasaya sürebilen firmalar kazanmıştır. 2000’li yıllar ise hizmet veya
bilgi üstünlüğü olarak adlandırılmaktadır. Artık firmalar rekabet gücü kazanmak
için sadece yeni teknolojiyi kullanıp fiziksel değerler elde etmeleri yeterli
değildir. Şirketler artık mevcut müşterilerinin sadakatini korumak, yeni
müşteri kitlelerini kendisine çekebilecek ilişkiler kurmak, hedef müşterinin
isteklerine cevap vermek ve yüksek kaliteli ürün ve hizmeti düşük maliyetle ve
kısa teslim süreleriyle üretmekle ilgilenmektedir. Artık bilginin çok büyük bir
hızla yayıldığı bu günlerde bir müşteriyi bile kaybetmek söz konusu işletmeye
yüzlerce belki binlerce müşteriyi kaybetmesine neden olabilmektedir. Bu nedenle
günümüzde hizmet kalitesi, müşteri sadakati ve müşteriye özel sunumlar önem
kazanmıştır.
Müşteriye
sunulan her ürün ve hizmet aslında bir süreçin çıktısıdır. Biz ürün ve hizmeti
müşteri istek ve beklentilerine uygun bir biçimde ve firmanın istediği maliyet
koşullarında elde edebilmemiz için öncelikle süreçlerimizin farkında olmalıyız.
Bunun için öncelikle kuruluştaki herkeste süreç bilinçinin yerleşmiş olması
gerekir. Bu nedenlede öncelikle üst yönetim bu konuda kararlı olmalıdır. İlk
önce yapılması gereken süreci incelemek, iyileştirme fırsatlarını bulmak veya
yaratmaktır.
1980’lerden beri
dünya çapındaki IBM, HP, Motorola, 3M, Xerox, Toyota gibi hemen tüm şirketler
süreç yönetimi uygulamaktadır. Kalite çalışmalarının özünde süreç vardır.
Toplam kalite EFQM mükemmellik modeline göre bir sistem kurmak veya son on
yılda yaygınlık kazanan CRM’e ( Müşteri İlişkileri Yönetimi) geçmek isteyen
veya ISO 9001 belgesi almak isteyen firmalar için Süreç Yönetimi hayatidir.[1]
Süreç yönetimi
sektörü ve büyüklüğü ne olursa olsun kesin kullanılması gereken bir
yaklaşımdır. Örneğin bir evi idare edebilmek için bile süreç yönetimine ihtiyaç
duyulur. Süreç Yönetimi hakkında dünyanın önde gelen firmalarının üst
yöneticilerinin birkaç sözüne bakarsak; Ford Motor’dan Petersen ve Poling şöyle
demişlerdir: “ Sürekli başarımız için, süreç iyileştirmek çok önemli hatta
hayati olduğuna tamamen ikna olduk. ” IBM’in eski başkanlarından J.Akers: “Hedeflerimizi
başarmamızın bildiğim en iyi yolu kaliteli bir şirket şeklinde ünümüz devam
ettirmek. Bunu yapabilmek için iş süreçlerimizi iyileştirmek zorundayız. ”
demiştir. Dünyanın önde gelen firmalarının üst yöneticilerinin Süreç yönetimini
ve süreç iyileştirmeyi ne kadar önemsediklerini buradan anlayabiliriz. Bu
nedenle projemde bu konuyu incelemek istedim.
Projenin birinci
bölümünde temel kavramlar ve tanımlar başlığı altında süreç yaklaşımının
önemini, süreç tanımını ve bunun gibi kavramlara açıklık getirmeye çalışacağız.
Projenin ikinci
bölümünde süreç iyileştirme ve süreç haritasının hazırlanmasından bahsedeceğiz.
Ayrıca süreç iyileştirmek için uygulanacak adımları sırası ile göstermeye
çalışacağız.
Projenin üçüncü
bölümünde iş süreçlerinin analiz çalışmalarında yapılan iş etüdü, hareket
etüdü, iş ölçüm teknikleri olan zaman etüdü ve iş örneklemesini anlatmaya
çalışacağız.
Projenin son
bölümü olan dördüncü bölümde üretim ve hizmet sektörlerinde süreçlerin yönetimine
kısaca yer vermek istedik. Bu bölümde ürün geliştirme süreçleri, iş yeri
düzenleme süreçleri, satın alma süreçleri, malzeme yönetim süreçleri ve
pazarlama süreçlerinin aşamaları hakkında bilgiler verdik. Tabi bu bölümdeki
konuların her biri aslında ayrı bir proje konusu alabilecek kadar derin
konulardır. Ancak projenin ilk üç bölümünde anlatmaya çalıştığımız süreç
yönetiminin aslında bir şirket için ne kadar önemli faaliyetleri kapsadığınıda
göstermek istedim.
1. SÜREÇ VE SÜREÇ YÖNETİMİ KAVRAMLARI
1.1. Süreç ve Süreç
Yönetimi Tanımları
1.1.1 Süreç Tanımı
Süreç kelimesi
Türk Dil Kurumunda, Aralarında birlik olan
veya belli bir düzen veya zaman içinde tekrarlanan, ilerleyen, gelişen olay ve
hareketler dizisi, vetire, proses olarak belirtilmiştir. Burdaki tanımdanda
anlaşılacağı gibi süreç bir çocuğun gelişimi gibi bir sefer olan ve
tekrarlanmayan bir olayı değil, örneğin bir işletmedeki satın alma prosesi gibi
rutin bir işi tanımlamaktadır. Süreç herhangi bir girdinin belli bir zaman
içinde çıktıya dönüşmesinde uygulanan ve sürekli bir döngü içinde olan işlemler
bütünüdür.
IBM’de süreç, “iç ve dış müşteri için yararlı bir
sonuç üreten tanımlanabilir, tekrarlanabilir ve ölçüülebilir işlemler
bütünüdür” denilmiştir. Biz süreç olarak aslında iş sürecini kastediyoruz.
İngilizcede bu kelime “Business Process” olarak geçer. Örneğin bir işletmede
pazarlama süreci gibi defalarca yapılır ancak aynı adımlar izlenir.
Pazarlanmaya çalışılan ürün farklı bile olsa bu işin gerçekleştirilebilmesi
için izlenen adımlar aynıdır. Bunlar iş süreçleridir.
1.1.2. Süreç Bileşenleri ve Tanımları
Süreç Bileşenleri;
·
Girdiler
·
Çıktılar
·
İşlemler
·
Müşteri
·
Tedarikçi
Şeklinde
sıralanabilir. Şekil 1.1’de görüldüğü gibi süreç bir girdinin katma değer
kazandırılıp çıktıya dönüşmesinde kullanılan adımların bütünüdür denilebilir.

Şekil1.1: Süreç şeması
Kaynak: EYÜBOĞLU, s.25.
Girdiler, sürecin
çalışmasını başlatan, süreç adımları sonuçunda değişim geçirecek şeydir. Bunlar
hammadde, yarı mamül madde, talep ya da bilgi olabilir. Çıktılar,
nihai ürün, hizmet, proje, yönetimsel bir karar, belirlenmiş yeni bir
strateji olabilir. Gündelik hayattan bir örnek verecek olursak örneğin yemek
yapma süreci, burda et, sebze bazı işlemlerden geçerek yemeğe yani çıktıya
dönüşecektir. Bu nedenle burdaki et ve sebzemizi girdi olarak tanımlarsak
yanlış olmaz. Yemeği yaparken kullancağımız kaşık, tencere, ocak, vb. bizim
kaynaklarımız yada yan girdilerimiz olarak adlandırabiliriz. Ancak bunlar
süreçi başlatamazlar. Etimizi aldığımız kasap ve sebzemizi aldığımız manav bu
örnekte bizim tedarikçilerimizdir. Süreçte kullanılacak girdileri sağlayan kişi
veya kuruluşlardır. Yemeği yapıp sunduğumuz kişiler örneğin ailemiz bunlarda
bizim müşterilerimizdir. Ancak işletmelerde müşteriler ikiye ayrılır bunlar, iç
ve dış müşterilerdir. İç müşteri kuruluşun başka bir bölümünden iş, rapor, vb.
bekleyen kişilerdir. Dış müşteri ise bizim son ürünümüzü talep eden kişilerdir.
Yemek örneğine geri dönecek olursak biz yemeği sunduktan sonra yemeğimizin
beklentilerini karşılama durumunu öğrenmemiz gerekir. Bu durumda geri beslemeye
ihtiyaç duyarız. Böylece yemek pişirme süreçimizin iyi işleyip işlemediğine,
yemeğimizin beklentileri karşılayıp karşılayamadığını gözlemleme fırsatı
yakalayabiliriz. Geri bildirim hem süreç adımları hemde girdi ve kaynaklar
içindir. Etimizin yani girdimizin bozuk olması kötü bir yemek yapmamıza neden
olabileceği gibi yemeği az pişirme durumundada iyi bir yemek yapamamış oluruz.
Eğer pişirme süreci ile ilgili bir çıktı sorunu varsa süreç adımları da geri
bildirimle gözden geçirilmelidir. Bu durum süreç yönetimi sistemini tüm elemanları
ile Şekil1.2’deki gibi gösterilmektedir.

Şekil1.2: Temel Süreç Yönetiminin Elemanları
Kaynak:KEÇEÇİOĞLU,
s.1. [2]
1.1.3. Süreçlerin Özellikleri
Süreçin temel
özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz;[3]
·
Tekrarlanabilir olma
·
Tanımlanabilir olma
·
Ölçülebilir olma
·
Katma değer yaratmak
·
Kesinlikle bir sorumlunun bulunması
·
Fonksiyonlar arası yapı
·
Hiyerarşinin tersine yatay organizasyonu gerektirme.
Tekrarlanabilir
olan bir döngü standartlaştırılabilir. Süreklilik gösteren bir döngü içinde
yapılacak en küçük gelişme faaliyeti bir kazanç sağlayacaktır. Süreç için
yapılacak herhangi bir çalışma söz konusu sürece belli bir kaynağın ayrılmasını
gerektirir. Biz bu kaynağın ilerleyen zaman içersinde süreçte yaptığımız
çalışma sonucu karşılığını almalıyız ki bu geliştirmeyi yapalım. Yani sürecimiz tekrarlanan bir işlem
olmalıdır.
Organizasyondaki
faaliyetleri süreç olarak tanımlamamız süreçlerin hiyerarşisini belirlememizi,
süreçlerin arasındaki ilişkileri görmemizi ve süreçlerin sınırlarını görmemizi
sağlar. Bu nedenle süreçlerin tanımlanabilir olması çok önemlidir.
Tanımlanan
süreçlerimizi ölçülebilir olmasını isteriz. Çünkü ölçülemeyen kontrol edilemez.
Biz süreçimizin performans değerlerini gözlemleyerek istenilen çıktılara ulaşıp
ulaşamadığımıza bakmak isteriz. Müşterileri memnun etme performasını
değerlendirebiliriz.
Süreçin
çıktıları beklentilerin doğrultusunda olmasından sorumlu bir kişi bulunmalıdır.
Bu kişi süreçin içinde veya süreçin çıktılarından en çok etkilenen kişi
olmalıdır.[4] Katma
değer yaratmak, prosesin, çıktıyı kullanacak müşterinin tatmini üzerinde olumlu
etki yapabilme özelliğidir.
Fonksiyonlar
arası yapının bulunması, sadece bir noktada başlayıp biten faaliyetler dizisi,
bir süreç olarak tanımlanmaz. Süreç kavramının temelinde arayüz yönetimi
yaklaşımı yatmaktadır. Süreç yönetimi metodolojisi amaçlarından biri de süreçi
oluşturan adımlar arasında ilişkiyi tanımlamaktır.[5]
Organizasyonda
süreç yaklaşım faaliyetleri gruplandırılırken geleneksel sistem yönetiminin
etkisinde kalıp, hiyerarşik bir yapı gerektiren tanımlamalardan kaçınılmalıdır.
İşin yapıldığı yerde kararlar alınmalı, işin ve çıktıların kontrolü otomatik
olarak yapılmıyorsa işi yapan kişi tarafından yapılmalıdır.
1.2 Süreç Yönetimi ve Süreç Yönetiminin
Gelişimi
1.2.1. Süreç Yönetimi Tanımı
Kaizen
stratejisi, Japon yönetiminde başlı başına en önemli kavramdır ve Japonya’nın
rekabetteki başarısının anahtarıdır. Kaizen üst yönetim, müdürler ve çalışanlar
dahil olmak üzere herkesi kaplayan sürekli iyileştirme demektir. Japonya’da
yöneticilere ve çalışanlara Kaizen’i benimsetmek için pek çok sistem
geliştirililmiştir.[6]
Müşteri
memnuniyetini sağlamak için girdiler ile çıktılar arasında sürecin yarattığı
ilişkiler doğru biçimde belirlenmelidir. Bunu yapabilmenin yoluda süreç
yönetimimnden geçmektedir. Dolayısıyla süreç iyi tanımlanmalı ve ilişkiler
doğru belirlenmelidir.
Süreç yönetimi,
kuruluşun işleyişinde ilerlemeleri mümkün kılan sistematik bir metodolojidir.
Süreç yönetimi, iş alanı, büyüklüğü ne olursa olsun bir kuruluşun;
·
Vizyon, misyon ve hedefleri doğrultusunda
süreçlerinin belirlenmesi,
·
Belirlenen süreçlerin tanımlanması,
·
Tanımlanan süreçlere sorumlu kişilerin atanması,
·
Süreçlerin performans göstergelerinin
belirlenmesi,
·
Tüm bu yapılanlar dökümante edilir ki herhangi
bir çalışan aradığı bilgiye kolayca ulaşsın,
·
Süreç performans göstergelerini düzenli bir
şekilde ölçmek, izlemek ve raporlamak için ölçüm sistemi kurulması,
·
Süreç göstergelerinde herhangi bir olumsuz
durumla karşılaşılması sonucu iyileştirme çalışmalarının yapılması,
Görevlerini
üstlenmektedir. Süreç yönetiminin başarıya ulaşması, yani belirlenen süreçlerin
hedeflere ulaşması veya ulaşılamayan hedefler sonucu iyileştirme çalışmalarının
yapılabilmesi için süreç odaklı bir firma kültürünün oluşması gerekir.
Süreç performans
göstergeleri sürekli kontrol altında olmalıdır. Hedeflenen sayısal değerlere
ulaşılamadığında süreçten sorumlu kişi bunu farketmesi gerekmekte ve gerekli
önlemleri almalıdır. Üst yönetim kesinlikle süreç yönetimi konusunda kararlı
olmalıdır ve sürekli desteklemelidir.
1.2.2. Süreçin Etkililiği ve Verimliliği
Süreç etkinliği
müşteri talep ve ihtiyaçlarının ne derecede karşıladığının ölçüsüdür. Etkinlik,
süreçin çıktısının nihai müşterinin beklentilerinin hangi oranda karşıladığı,
her bir alt sürecin iç müşterilerinin girdi beklentilerini nasıl karşıladığı,
tedarikçilerin sağladığı girdilerin süreç ihtiyaçlarını ne derecede karşıladığı
ile ilgili konuları inceler ve söz konusu sürecin etkin olup olmadığı
kararlaştırılır.
Süreç verimi
doğrudan süreç sahibinin ilgi alanına girer. Çünkü verinlilik çıktıda ilgili girdiden kaç birim bulunduğu ile ilgilidir. Kısacası etkililik
doğru işin yapılması, diğer bir deyişle müşteri beklentilerini karşılaması.
Verimlilik ise işin doğru yapılması diğer bir deyişle az kaynakla yapılması
anlamına gelir. Bu göstergelerin sayısal değerleri bize süreçimiz hakkında bizi
uyarır, yönlendirir, nereye bakmamız gerektiğini gösterir.
1.2.3. Süreç Hiyerarşisi
Hiyerarşi
kapsamı en büyük olan süreçten başlar. Süreç hiyerarşisinde; ana süreçler,
süreçler, alt süreçler ve süreç aktiviteleri olmak üzere dört kademe vardır.[7] Ana
süreçler şirketin performansına doğrudan etkisi olan üst düzey öneme sahip
süreçlerdir. Süreçler, ana süreçleri oluşturan ve birbiri ile ilişkisi olan
süreçlerdir. Alt süreçler, süreçleri oluşturan ve iki veya daha fazla
fonksiyonu ilgilendiren faaliyetlerdir. Süreç aktiviteleri, aynı fonksiyonda
bir veya birden fazla kişi tarafından gerçekleştirilen ve alt süreçleri
oluşturan faaliyetlerdir.
1.2.4. Süreç Yönetiminin Evrimi
Geçirdiği
evreler itibariyle, yönetim yaklaşımının gelişimini incelemek süreç yönetimi
kavramını kavramamızı kolaylaştıracaktır. Bu evreler; Klasik dönem yaklaşımı,
Neoklasik yaklaşım, Modern organizasyon ve çağdaş yönetim yaklaşımıdır.
1.2.4.1. Klasik Dönem Yönetim Yaklaşımı
Klasik
organizasyon teorisi üç temel teori üzerine kurulmuştur. Birincisi Frederick
Winslow Taylor’ın bilimsel yönetim yaklaşımı, ikincisi Henry Fayol’un yönetim
süreci yaklaşımı ve üçüncüsü Max Weber’in bürokrasi yaklaşımıdır. Klasik
yönetim kuramlarının insan ve örgüte ilişkin temel varsayımları iki başlık
altında şöyle sıralanabilir:
Klasik yönetim kuramının insana ilişkin varsayımları;[8]
·
İnsanlar hemen her zaman rasyonel davranırlar ve
ekonomik olarak çıkarlarını daima ön planda tutarlar.
·
İnsanlar çalışmayı sevmezler ve sıkı bir
denetime ihtiyaç duyarlar.
·
İş görenler birinci planda maddi
gereksinimlerini tatmin etmek için çaba gösterirler.
·
Ortalama bir iş gören başkaları tarafından
yönetilme ihtiyacı duyar ve detaylı bir yön verme ve denetim süreci olmadan
gücünün başkalarının gücü ile uyumlaştırılmayı başaramaz.
·
İş gören için iş güvenliği, karar verme ve iş
başında özgürce davranabilmekten çok daha büyük önem taşır.
Klasik yönetim kuramının örgüte ilişkin varsayımları;
·
Bir örgütün verimliliğinin yükseltilmesi
tamamiyle teknik bir sorun olup kıt kaynakların en ekonomik şekilde
kullanılmasına bağlıdır.
·
Örgütte işlemler en ince ayrıntısına kadar
belirlendiği taktirde işçiler daha üretken biçimde çalışır. Ve buna bağlı
olarak örgütsel verimlilik artar.
·
Gelecek hakkında kesin bilgiler edinmek ve bu
bilgilere dayanarak örgütsel eylemlere ilişkin ayrıntılı planlar hazırlamak
mümkündür ve gereklidir.
·
Yönetim örgüt üyelerinin insana ilişkin
sorularıyla değil fakat işe ilişkin sorularıyla ilgilenmelidir.
·
Uzmanlaşma her işçinin belli bir işte uzmanlık
kazanmasını mümkün hale getireceğinden bireysel dolayısıyla örgütsel
verimliliği yükseltmede gerekli ve yararlı bir olgudur.
·
Yönetim fonksiyonları insan ve çevre unsurlarını
dikkate almaksızın her yerde ve her zaman geçerli bilimsel prensiplere uygun
olmalıdır.
1.2.4.2. Neoklasik Yönetim Anlayışı
Neoklasik teori
bir örgütün etkinliğini belirleyen unsurun insan unsuru olduğunu göstermeye
çalışmıştır. Bu yaklaşım geleneksel kuramların ekonomik rasyonellik anlayışını
esas almakla beraber buna birde insanın yalnızca maddi yönden değil
sosyo-psikolojik yönden de tatmin edilmesiyle ilgilenmiştir. Neoklasik teorinin
yönetim düşüncesine getirdiği yenilikleri, ilkeler bazında şöyle özetlenebilir:
·
İş bölümü ve uzmanlaşmanın verimlilik
artışındaki rolü kabul edilmekle birlikte; aynı olmasına yönelik olarak işlerin
zenginleştirilmesi ve iş değiştirme kavramları ilk kez ortaya atılmıştır.
·
İşin salt içeriği değil, işi etkileyen çevresel
faktörlerin de dikkate alınması; işi planlayan yöneticinin bu planlama
sırasında çalışanların ihtiyaçlarını da dikkate alması gerektiğini öne
sürmüştür.
·
Organizasyonu departmana ayırmada da beşeri
hususlara ağırlık verilerek, fonksiyonel bölümlendirme yerine ürün yada
ölçütüne dayalı bölümlendirme tercih edilmiştir.
·
Klasik teorinin tek yönlü verimlilik amacına,
Neo-klasik teori çalışanların tatmini ve gelişmelerinin sağlanması gibi beşeri
amaçlar eklemiştir.
·
Daha etkin haberleşme ve yüksek moral açısından
daha uygun görülen az kademeli organizasyon şeklinin bir gereği olarak, yönetim
alanının geniş tutulması öngörülmüştür.
1.2.4.3. Modern Organizasyon
Yönetim Yaklaşımları
Geleneksel ve davranışsal yönetim yaklaşımları örgüt sorunlarını çözmede
yetersiz kalması ve işletmedeki insan öğesine çok değişik açılardan
yaklaşmaları bu konuda bir orta yolun bulunmasını gerektirmiştir. Bu teorinin
oluştuğu yıllarda geliştirilen yöneylem araştırması ve sayısal karar teknikleri
gibi yeniliklerde bu kuram üzerinde büyük etki yaratmıştır. Bu kuram “sistem
kuramını” ve “durumsallık kuramını” içermektedir.[9]
Sistem kuramı,
belirli olayların, durumların ve gelişmelerin incelenmesinde kullanılan bir
yöntem ve yaklaşımdır. Sistem belirli parçalardan oluşan, bu parçaların aynı
zamanda dış çevre ile ilşkisi olan ve belirli bir amaç için bir araya gelmiş
olan bir bütün olarak tanımlanabilir.[10]
Sistem
yaklaşımının temelinde “sistem” olarak ele alınan bütünün amacının
gerçekleşmesi vardır. Bu görüşe göre önemli olan bütündür, parçalar bu bütüne
katkıda bulunduğu ölçüde önemlidir.
Sistem
yaklaşımının, 1970’li yıllardan itibaren yapılan bir dizi araştırmalarla, örgüt
çevresi içindeki durumuna göre değerlendirilmesi yoluna gidilmiştir. Bu yolla
durumsallık yaklaşımı ortaya çıkmıştır. Bu yaklaşım işletme yönetiminde içinde
bulunan durumlara ve koşullara ağırlık veren bir yaklaşımdır.[11] Her
işletmenin içinde bulunduğu duruma göre, o durumda en uygun sayılacak bir
yönetim uygulaması bulmayı amaçlamaktadır.
Durumsallık
yaklaşımı, geleneksel, davranışsal ve sistem yaklaşımları yerini alan yeni bir
yaklaşım değil, ancak, onlarla birlikte ele alınan o yaklaşımların hangi
durumlarda daha faydalı ve etkili olabileceğini araştıran bir yaklaşımdır.
1.2.4.4. Çağdaş Yönetim Yaklaşımı
Günümüzde artık
bilgi en önemli üretim faktörlerinden olmuştur. Teknolojideki gelişmeler yeni
bilgi üretimine teşvik eder ve kolaylaştırırken, bir yandan da bu bilginin
dünyanın dört bir yanına çok kısa bir süre içersinde ulaşımı sağlanmaktadır.
Yaşanan bu
gelişmeler bireyleri, toplumları, kurumları ve sistemleri sosyal ve ekonomik
düzeyine göre etkilemektedir. Bunların değişen koşullara uyum sağlayacak
şekilde değişmesi yönünde baskı artmaktadır. Tüketici haklarının korunması ve
haksız rekabeti önlem düşüncesi çercevesinde geliştirlen ISO 9000, ISO 14000
gibi belgelendirme sistemleri değişimde başrolü oynamaktadır.
Müşterinin
mutluluğunun, çalışanların mutluluğuna bağlı olduğu keşfedilmiştir. Kuruluşun
misyon, politika, strateji ve hedeflerinin çakıştırılması önem kazanmaktadır.
Daha çok insan daha çok bilgi kullanılır duruma geldikçe ve katı hiyerarşik
yapılardan uzaklaştıkça, daha iyi eğitilmiş, daha bağımsız karar alabilen ve
yeniliklere daha açık bir işgücü profili ortaya çıkacaktır ki, bu da toplumun
gelişimi ile paraleldir.
Bir yandan yoğun
rekabetle müşterilerin alternatiflerinin çoğalması, diğer bir yandanda hızla
gelişen teknoloji ile şirketler karar alma süreçlerinini hızla
gerçekleştirmektedir. Artık müşteri taleplerini çabucak cevaplayabilecek
bilgiye, yetkiye ve donanıma sahip olunması beklenilmektedir. Müşteri ile
temasta olan herhangi bir satış departmanı çalışanı müşteri tatmini arttıracak
kabiliyete veya üretimdeki bir makinanın operatörü makinanın arızalanması sonucu
arızayı kendi çözebilcek bilgi ve beceriye sahip olması gerekir. Çağdaş yönetim
anlayışında dile getirilen düşük hiyerarşi ve yetki delegasyonu işletmenin
hareket kabiliyetini ve esnekliğini arttırır. Dolayısıyla eğitim ve insana
yatırım özellikle bilgi yoğun alanlarda gittikçe önem kazanmaktadır. Kuruluşlar
rekabet güçlerini arttırmak için bu konuya yönelmektedir.
1.2.5. Süreç Yönetiminin Hedefleri
Süreç
yönetimi, müşteri ihtiyaçları ve
taleplerini karşılamak için süreçlerin değerlendirilmesi, analizi ve
performansının arttırılması için yeni süreç tasarımını içeren sürekli bir
metodolojidir.
Süreç
yönetiminin hedefi, yeni bir kaynağı kullanarak veya var olan kaynağı yeni bir
şekilde kullanarak, bir organizasyonun daha etkin, daha verimlive daha
uyumlu olmasını sağlamaktır. Etkinlik,
süreç çıktılarının müşteri taleplerini karşılama yeteneğidir. Verimlilik,
Çıktıların bu çıktıları üretmek için kullanılan girdilere oranıdır. Uyumluluk,
süreçlerin değişen müşteri taleplerini karşılama yeteneğidir.
Yukarıdaki
kriterlerle sağlanacak gelişmeler ile müşteri memnuniyeti artacak, yapılan
işlere ait aktiviteler değer katan ve değer katmayan olması açısından
düşünülerek katmayanların elemine edilmesi sağlanacak, bu da kaynakların doğru
kullanımını sağlayacak ve maliyetleri düşürecektir.
1.2.6. Süreç Yönetiminin Aşamaları
Süreç yönetimi
aşamaları şekil1.3’te görüldüğü gibi süreç değerlendirme, süreç analizi, süreç
geliştirme ve sürekli gelişim olarak görmekteyiz.

Şekil 1.3: Süreç Yönetimi Aşamaları
Süreç
değerlendirme, sürecin bileşenlerinin belirlenmesini kapsamaktadır. Süreç
analizi ise, sürecin en etkili nasıl işleyeceğine ilişkin oluşumun
gerçekleştirilmesini içerir. Geliştirilen süreç sahiplendirilir ve uygulamaya
geçilir. Bu bir döngü halinde ihtiyaç oldukça sıralanır.
Süreç yönetimi
içersindeki adımları daha ayrıntılı bir biçimde yazıcak olursak;[12]
·
Süreçleri listeleme
·
Süreç hiyerarşisi oluşturma
·
Süreç değerlendirme kriterlerinin belirlenmesi
·
Öncelikli süreçleri belirleme
·
Çalışanların süreçlerdeki rolünün belirlenmesi
·
Süreç kimliğinin tanımlanması
·
Süreç işlemlerinin tanımlanması
·
Süreç akış diyagramının oluşturulması
·
Süreç haritasının oluşturulması
·
Süreç girdilerinin belirlenmesi
·
Süreç tedarikçilerinin belirlenmesi ve
görüşmeler
·
Süreç çıktılarının belirlenmesi
·
Süreç müşterilerinin belirlenmesi ve görüşmeler
·
Süreç akış diyagramının ve haritasının yeniden
tasarlanması
·
Süreç göstergelerinin belirlenmesi
·
Süreç projelerinin oluşturulması
·
Süreç projelerinin planlanması.
Şeklinde
sıralayabiliriz.
2. SÜREÇ İYİLEŞTİRME VE SÜREÇ HARİTALARININ
HAZIRLANMASI
Süreç
iyileştirmede; süreç iyileştirme metodolojisi ve süreç haritasının hazırlanması
esastır. Süreç iyileştirme metadolojisi; hazırlık, mevcut durumun
değerlendirilmesi, sürecin çözümlenmesi, iyileştirmenin uygulaması
adımlarından, süreç haritasının hazırlanması, harita hazırlamanın aşamaları,
haritanın hazırlanması aşamasında sorulacak sorular ve haritanın içerdikleri
aşamalarından oluşur.[13]
2.1. Süreç İyileştirme
Öncelikle
çözümlenmesi gereken veya tekrar tasarlanması gereken süreçler kritik süreçler
olarak adlandırılır. Kritik süreçlerin belirlenmesinde kritik başarı faktörleri
belirlenmelidir. Kritik başarı faktörleri; işletmeyi müşterileri gözünde
rakiplerinden farklı kılacak, pazarda rakiplerine üstün olmasını sağlayacak,
güçlendirmesi ve odaklanması gereken yönleridir. Kuruluş iyileştirme yapması
gereken süreçleri belirlerken kritik başarı faktörlerini etkileyen temel iş
süreçlerini belirlemelidir.
Sürekli
iyileştirmenin bazı temel prensipleri vardır. Bunlar aşağıdaki gibidir,[14]
·
Tüketici değişen istekleri sürekli izlenmelidir.
·
Üretim sisteminde her ünite hem üretici hem tüketici
konumundadır. Son mamülün kalitesi, bu üretici tüketici ilişkiler zincirinin
başarılı çalışmasına bağlıdır
·
Bir mamülden beklenen özellikler spesifiki,
kapsamlı, kolay anlaşılır ve ölçülebilir şeklinde tanımlanmalıdır.
·
Tüketici mamül hakkındaki düşüncelerini etkin
bir geri besleme mekanizması ile yöneticilere iletmeli ve gerekli değişiklik
kararlarını süratle almalıdır.
·
Kalite problemlerini daha meydana gelmeden
teşhis etme ve önlem alma politikası benimsenmelidir. Bu durum, tıpta koruyucu
hekimlik gibi yüksek maliyetli problemlerin ortaya çıkmasını engeller.
·
Yüksek kalitenin yönetici-işçi arasında itimat
ve amaç birliği ile gerçekleşebileceği unutulmamalıdır.
Daha önceki
bölümlerde süreçlerimize bir süreç sahibi atanması gerektiğini belirmiştik.
Sürekli olarak süreci gözlemliyecek, hedefte sapma olduğunda, rakiplerin daha
iyi olduğunda, yeni bir teknoloji çıktığında iyileştirme çalışmalarını
başlatacak kişi olduğundan süreç sahibi süreç yönetiminde önemli bir rol oynar.
Süreç sahibine yardımcı olacak birde süreç iyileştirme ekibi kurulur. Bu ekip
süreç sahibi, süreç yönetim komitesi veya üst yönetim tarafından oluşturulur. Süreç
iyileştirme ekibi şu özellikleri barındıran kişilerden oluşturulmalıdır.
·
İyileştirme çalışmalarına yatkın
·
Yazılı ve sözlü iletişim becerisi yüksek
·
Yaratıcı
·
İyileştirilecek süreçte çalışan
·
kalıpları kırabilen
Süreç
iyileştirme ekibinin görevleride şunlardır;
·
süreç sahibinin verdiği görevleri yerine
getirmek
·
işleri proje planındaki iş bölümü ve zamanlamaya
uygun olarak tek başına veya ekiple yapmak.
2.1.1. Sürecin Sürekli İyileştirme Döngüsü
Süreçin
iyiileştirme döngüsü üç aşamadan oluşur;
·
Süreçin değerlendirilmesi
·
Süreçin analizi
·
İyileştirme planlarının uygulamaya konulması
Süreçin
değerlendirmesi aşaması, ekip oluşumu ve iş bölümü, sürecin sorunları ve mevcut
durumun performans tespiti, sürecin müşterilerinin ve uyguyalıyıcılarının
beklentilerinin belirlenmesi adımlarından oluşur. Bu aşama en önemli nokta
sürecin verimliliğini ve etkililiğini belirlemektir. Bunun içinde süreçin
müşterilerinin kim olduğunu belirlemek önemlidir. Bu müşteriler dış müşteriler
olabileceği gibi iç müşterilerde olabilir.
Sürecin
uygulayıları da, süreçte hangi etkinliklerin yapıldığı, kaç kişi tarafından
yapıldığı, sürecin bileşenlerinin ölçülüp ölçmediklerini, ölçüyorlarsa
performanslarının ne olduğunu ve performansı arttırmak için ne tür önerilerinin
olduğuna dair bilgiler toplanmalıdır. Sürecin müşterileri ve uygulayıcılarıyla
yapılan bu görüşmeler sürecin durumunu görmemizi sağlar.
İkinci aşama,
sürecin analizi aşamasıdır. Sorunların nedenlerini belirleme, çözüm seçenekleri
ve uygulama planının oluşturulmasını içerir. Bu aşamada hedefler belirlenir,
çözümler sunulur, yeni durumu gösteren süreç akış diyagramları oluşturulur,
performans kriterleri belirlenir, iyileştirme planı oluşturulur. Süreç
haritalasının incelenerek iyileştirilecek alanların belirlenmesi, sorunun kökenine
inerek düşük performansın nedenini belirlemek, süreç performansını iyileştirmek
için seçenek çözümler bulmak gibi çalışmalar yapılarak iyileştirme için
çözümler aranır.
Üçüncü aşama,
süreç iyileştirme planının uygulamaya konması aşamasıdır. Öncelikle hazırlanan
planın bir pilot çalışması yapılarak hedeflenen durumla karşılaştırılır ve
hedeflenen durum sağlanıyorsa standartlaştırma çalışmaları başlatılır. Plan
uygulama konulduktan sonra süreç sürekli izlenmeye devam edilir. Çünkü müşteri
istekleri zamanla değişebilir, rakipler bizden daha üstün duruma gelebilir,
yeni teknolojiler ortaya çıkabilir. Bu durumlarla karşılaşıldığında tekrar
birinci aşama olan süreç değerlendirmeye dönülür.
2.1.2. Süreç İyileştirme Aşamaları
Süreç
iyileştirme aşamaları üç adımdan oluşur;
·
Tasarım aşaması
·
Pilot uygulama
·
Değişikliklerin gerçekleştirilmesi
Aşamalarıdır.
Tasarım aşaması,
süreç sahibi, süreç iyileştirme ekibi ve üst yönetimin ortak kararları
doğrultusunda, süreç analizi aşamasında belirlenen iyileştirme yapılacak süreç
için yapılacak değişimlerin belirlendiği ve gerçekleştirildiği aşamadır.
Pilot uygulama
aşaması, yenilenen sürecin küçük ölçekteki bir halidir ve organizasyonun bir
bölümünde uygulamaya konularak izlenmeye alınır. Yapılan tasarımın hedeflere
uygun olup olmadığı ölçülür. Pilot uygulama aşamasındaki en kritik nokta
uygulamanın izlenmesidir. Süreç iyileştirmede pilot uygulama çok iyi takip edilmeli
ve sonuçları kayıt altında tutulmalıdır.
Son aşama olan
değişiklerin gerçekleştirilmesi aşamasında, pilot uygulama sonuçları incelenip,
istenilen sonuçlara ulaşan çözümün belirlenmesinden sonra belirlenen
uygulamanın tüm organizasyona kalıcı olarak yayılması gerekmektedir. Öncelikle
yapılan değişikliler standartlaştırılır. Yapılan değişiklikler hakkında kurum
çalışanlarına gerekli eğitimler verilir, yeni uygulama tüm işletmede
yaygınlaştırılır ve süreç sürekli izlenmeye ve kontrol edilmeye devam edilir.
Sürekli
iyileştirme, toplam kalite yönetiminin en temel faaliyetidir. Üst yönetim
liderliğinde eğitilmiş personel, takımlar halinde organize olacak ve “müşteri
odaklılık” sonucu belirlenen hedefler doğrultusunda sürekli geliştirme
çalışmaları yapılacaktır. Sürekli iyileştirme uygulamaları, Shewart ya da
Deming çemberi adıyla anılan “Planla-Uygula-Kontrol Et-Önlem Al” çemberi genel
çalışma çerçevesi olarak kullanılır. Toplam kalite yönetiminde; kararlar
kişilerin inanç, düşünce ve varsayımlarına göre değil, sağlıklı verilerden elde
edilen gerçeklere göre verilir.
Deming çevrimi,
yönetimin herhangi bir süreci kararlı duruma getirmesine ve süreç iyileştirme
çalışmalarının asla son olmayacağı düşüncesinin kuruluşta yerleştirilmesine
yardımcı olabilecek bir yöntemdir. Bir plan geliştirilir (Planlama), plan
sınama amacıyla test edilir (Uygulama), test edilen planın etkileri izlenir
(Kontrol), süreç üzerine uygun düzeltici çalışmalar yapılır (Düzeltme,
İyileştirme). Bu düzeltici çalışmalar yeni ve düzeltilmiş planların oluşmasına
yol açabilir. Böylece PUKO çevrimi sonsuza değin sürüp gidecektir.
2.1.3. Sürekli İyileştirme Çalışmalarında
Kullanılan Teknik ve Araçlar
Sürekli
iyileştirmede kullanılan araçlar ve teknikler aşağıdaki gibidir;
·
5S, sınıflandırma (Systematic), temizlik
(Sanitation), standatlaştırma (Standardization), eğitim (School training), disiplinden
(Subject) oluşan bir yönetim araçıdır.
·
5N1K ( ne, nerede, ne zaman, niçin, nasıl ve kim
soruları ile, sorunların köküne inerek çözüme ulaşan sistematik bir
incelemedir.)
·
3M 1İ 1B ( malzeme, makine, metod, insan ve
bilgi, bir hatanın çözümü için ilk incelenmesi gereken faktörlerdir.)
·
İstatistiksel araçlar, pareto diyagramı,
sebeb-sonuç diyagramı, histogramlar, kontrol çizelgeleri, saçılma/serpme
diyagramları, grafikler, kontrol çizelgeleri gibi veri toplama ve veri analizi
teknikleri kullanılmalıdır.
Çözüme yönelik
gerekli veriye sahip olmadığımızda tasarım yaklaşımına dayanarak, yedi temel
araç kullanılır. Bunlar;[15]
·
İlişki diyagramı
·
Yakınlıkların gösterimi
·
Ok diyagramı
·
Ağaç diyagramı
·
Matriks diyagramı
·
Faaliyet akış diyagramı
·
Süreç – karar program şeması
2.2. Süreç Haritalarının Hazırlanması
Süreç
haritaları, üretim için gerekli işlemler arasında nasıl bir ilişki olduğunu
görmek, süreçteki problemleri tespit edebilmek, değişmesi gereken süreçlerin
belirlenmesi, hangi aktivitenin hangi çıktıya nasıl etki ettiğini yakından
görebilmek ve var olan süreçlerimizi geliştirebilmemiz için hazırlanırlar.
2.2.1. Harita Hazırlamanın Aşamaları
Süreç
haritasının hazırlama aşamaları;
·
Temel süreçlerin belirlenmesi,
·
Haritayı oluşturacak takımın belirlenmesi,
·
Takım çalışması ile varolan süreçlerin yeniden
tanımlanması,
·
Varolan süreçlerde eksiklikerin, problemlerin
ortaya konması gerekir.
2.2.2. Süreç Haritalarının Hazırlanması
Aşamasında Sorulacak Sorular
Süreç haritaları
bazı sorulara cevap verebilmelidir. Bu soruları şu şekilde sıralayabiliriz;
·
Her bir işlem çıktıya artı bir değer katıyor mu?
Ürün üzerine katma değer sağlıyor mu? Ürünün kalitesi ve ürünü kullanacak
müşterinin tatmini konusunda olumlu bir etki yaratıyor mu?
·
Gereksiz , israfa ve zaman kaybına neden olan
aşamalar var mı?
·
Tekrarlar var mı ?
2.2.3. Süreç Haritalarının İçeriği
Süreç
haritaları, her bir işlem aşamaları, aşamaların girdi ve çıktıları, aşamaların
ilgili olduğu departmanları ve bireyler, her bir aşamada alınacak kararları,
her bir aşama için gerekli süreyi içermelidir.

Şekil 2.1 : Bir süreç haritası örneği[16]
en sol sütunda
süreçte yer alanlar, işi yapanlar gerçek insan adları ile değil; iş ünvanı yada
bölüm adları ile yer alırlar. Sağa doğru gidişi zaman ekseni olarak düşünmek
gerekir. Süreç katılımcıları dışındaki kutular işlemleri temsil eder. Bir
sürece, işe birden fazla katılımcı katılıyorsa bu tekniğin kullanılmasında
büyük fayda vardır. Çünkü;
·
Sürece katılanlar açıkca görülür
·
Her katılımcının ne iş yaptığı görülür
·
Örneğimizde olmamakla birlikte bir iş bazen iki
katılımcı arasında sürekli gidip gelir. O işin neden sürekli pinpon topu gibi
gidip geldiğini bulmamızda yardımcı olur. Bunun gibi birçok işlem gözlemlenmiş
olur.
·
Soldan sağa doğru yatay eksen zaman eksenidir.
İşlem kutularının her birinin altına zamanları hatta birbiri arasındaki bilgi
veya ürün akış sürelerinede yazarsak tüm prosesin gerçekleşme zamanını görmüş
oluruz.
Bizim burda
verdiğimiz süreç haritası örneği oldukça basit bir örnektir. Burda “üretimin
yapılmasını sağlar” işleminin altında birden fazla alt süreç olması doğaldır.
Örneğin üretim planlama, gerekli malzemelerin satın alınması, üretimin
yapılması süreçleri gibi.
2.3. Süreç İyileştirme İçin Bir Metodoloji
İlk adım
hazırlık aşamasıdır. Tabi işletmenin süreçlerini belirleyip tanımladığını
varsayıyoruz. Hazırlık aşamasından sonra ilk aşama sürecin mevcut durumunun
saptanması aşamasıdır. Süreç haritasının çizilmesi, ölçümlerin yapılması ve
yazılması, harita ve ölçümlerin incelenmesi, sürecin derecelendirilmesi ve
iyileştirilicek sorunlu alanlara karar verilmesi bu aşamada yapılır. İkinci
aşama süreç çözümleme aşamasıdır. Sorunların kökenlerinin tespiti, iyileştirme
seçeneklerini belirlenmesi, en uygun seçeneğin seçilme işlemleri bu aşamada
yapılır. Üçüncü aşama uygulama aşamasıdır. İyileştirme pilot olarak
uygulanması, ölçme, değerlendirme, gerekiyorsa yeniden iyileştirme ve
standartlaştırma işlemleride bu aşamada gerçekleştirilir.
2.3.1. Hazırlık
Sürecin
iyileştrime projesini takip edecek bir proje üst kurulu oluşturulmalıdır.
Kritik süreç sahibi ayrıca süreç iyileştrime ekibi oluşturmalıdır. Bu ekip 4-7
kişi olabilir. Bu ekip süreç yönetimi ve iyileştirme eğitimleri almalıdır.
Süreç
iyileştirme ekibi seçilip gerekli eğitimleri aldıktan sonra. İyileştirme
yapılacak süreç haritası oluşturulur. Süreç haritası oluşturulurken ilgili
süreçte çalışanlarla konuşulmalıdır. Ancak süreç iyileştirme ekibi zaten söz
konusu süreçte çalışanlardan oluşacağı için bu durum çok problem olacağını
düşünmüyorum. Zaten süreci yeterince yakından tanıyan kişiler olacaktır. Süreç
haritası belirlendikten sonra, süreç haritasındaki faaliyet kutucukların altına
o işlemi ne kadar sürdüğüne, hata oranını, kaç kişinin çalıştığı gibi bilgiler
yazılmalıdır.
2.3.2. Süreç Değerlendirme
Süreçin mevcut
durumunu saptamak için yapılması gereken çok iş vardır. En çok zaman alan bu
aşamadır. Hazırlık, süreç değerlendirme ve süreç çözümleme çok sıkı bir proje
planı ile yaklaşık 16 hafta sürebilir. Tabi bu durum süreç iyileştirme ekibinin
kendi işlerinin yanında ek olarak bu işi yaptığını varsayıyoruz. İlgilendikleri
tek iş süreç iyileştirme olduğunda bu süre doğal olarak kısalacaktır.

Şekil 2.2: Süreç değerlendirme adımları[17]
Şekil 2.2’de
görüldüğü gibi süreç değerlendirme adımlarından ilki, müşteriler ile görüşmeler
ve önem-performans matrisidir. Süreç iyileştirmede ilk amacımız müşteri tatmini
olduğundan, ilk önce sürecin müşterileri ile görüşmek doğru bir adım olacaktır.
Görüşme için önceden hazırlık yapılmış olması gerekir. Yani sorulacak sorular
önceden belirlenmelidir. Ayrıca görüşmeyi iki kişi yapmak daha yararlı olur,
bir kişi soruları sorarken diğeri not alabilir, birinin gözünden kaçan bir şey
olduğunda diğer görevli farkedebilir. Müşterilerle görüşmenin yüz yüze daha
faydalı olabileceğini söyleyebilir. Gerekli sorular müşteriye bir form olarak
mail veya posta yoluyla ulaştırılabilir. Ancak bazen müşteri bu formu sürekli
erteler ve siz istediğiniz zamanda cevaplarınızı alamamış olursunuz, bunun
yanında soru formunda bir soruyu anlayamayıp yanlış cevap verme yada boş
bırakma durumu olduğunda gerekli cevaplarımıza yani amacımıza ulaşamayabiliriz.
Tablo 2.1’de
verilen 2. ve 3. Sorularda müşterilerden kendileri için önemli olan niteliklere
birden ona kadar puanlandırma yapılması istenir. Aynı zamanda bu özellikler
mevcut durumda müşteri gözünde ne konumda olduğunu anlayabilmek içinde mevcut
durum içinde puanlandırma istenir. 2. ve 3. soruda toplanan önem ve performans
yanıtları Şekil2.3’teki matrisi yerleştirilir.
Sürecin numarası ve adı:
Sürecin girdi ve çıktıları:
|
|
Sorular
|
Yanıtlar
|
Bu sürecin çıktılarıyla ilgili beklentileriniz nelerdir?
Çıktıların hangi özellikleri sizin için önemlidir? (görünüm, hatasızlık,
zamanlama vb.)
|
|
Bu nitelikler sizin için ne kadar önemlidir? 1-10 üzerinden
puan veriniz?
|
|
Mevcut durumda bu özelliklerle ilgili performansımıza 1-10
arasında kaç puan verirsiniz?
|
|
Bu niteliklerden öncelikle iyileştirilmesi gerekenler
sizce nelerdir?
|
|
Bu nitelikleri daha iyi sağlayan, gerçekleştiren kurumları
biliyor musunuz?
|
|
Tablo2.1: Süreç
müşterilerine sorulacak soru formu[18]
|
Şekil 2.3’te
müşteriler faturalama sürecinden rahatsız ve önemli buldukları nitelikler;
faturanın okunaksız olması, zamanında gelmemesi, kağıdın kötülüğü ve zaman
zaman hata içermesidir. Müşterilerin bu niteliklere verdikleri puanların
ortalamaları önem performans matrisine yerleştirilir. Matrisin en sağ alt
dörtgen içersine düşen süreç çıktısı nitelikleri, öncelikle ele alınması
gereken, öncelikle düzeltilmesi gereken özelliklerdir. Çünkü bu özellikler
müşteri tarafından önemli bulunmakta ve yine bu özellikler müşteri tarafından kurumumuzca
karşılanamadığını göstermektedir.
Müşterilerle
görüşülüp önem-performans matrisi oluşturulduktan sonra sıra süreçte çalışan
kişilerle görüşmeye gelir. Bu kişiler süreç iyileştirme ekibinin içinden
kişilerde olabilir. Süreç haritasının ayrıntılı ve son halini getirmek, şu anki
performansı ölçmek, sorunları saptamak gibi konuları açıklığa kavuşturmak için
süreç katılımcılarıyla görüşme yapmak gerekir.
Sürecin numarası ve adı:
Görüşülenin ünvanı:
|
|
Sorular
|
Yanıtlar
|
Bu adımdı neler yaptığınızı ayrıntılı olarak anlatır mısınız?
|
|
Bu adımı tamamlamak
için hangi girdi ve kaynaklar gerekiyor?
|
|
Bu adım hangi çıktıları üretir? Bunlar nereye gider?
|
|
Girdiler, etkinlikler, çıktılar ile ilgili olarak her hangi birşeyi ölçüyor musunuz?
|
|
Ölçülüyorsa, mevcut performansı nedir?
|
|
Ölçülmüyorsa yaklaşık olarak bunların değerleri kaçtır?
|
|
Tablo 2.2: Süreç katılımcılarına
sorulacak soru örnekleri [20]
Tablo 2.2’deki
sorulara, karşılaşılan sorunlar nelerdir, performansı arttırmak için
önerileriniz gibi sorularda eklenebilir.
Bu sorular ekip
üyeleri ile süreç katılımcıları arasında tartışılır. Ele alınmış kritik sürecin
haritası ayrıntılı olarak çıkartılır. Tüm süreçlerin girdileri, çıktıları,
performansları yazılmış olmalıdır. Bundan sonra süreç çözümleme aşamasına
geçebiliriz.
2.3.3. Süreç Çözümleme

Şekil 2.4: Süreç çözümleme aşamaları
Şekil 2.4’te
görüldüğü gibi süreç çözümleme aşamaları; kıyaslama ve hedef koyma, sürunların
kök sebeblerini araştırma, çözüm seçenekleri geliştirme, seçeneklerden birine
karar verme ve benimsetme son olarakta çözüm ve uygulama planı aşamalarından
oluşur.
Süreç çözümleme
aşamasının ilk adımı olan kıyaslama, başkalarının nasıl yaptığını incelemektir.
1980’li yıllarda ABD’de uygulanmaya başlanan bu yöntem ülkemizde de giderek
önemi artmaktadır. Kıyaslamaya örnek vermemiz gerekirse bizim firmamızın herhangi
bir konuda müşteri şikayetini 10 günde çözdüğünü düşünelim. Aynı veya farklı
sektörden başka bir firma benzer durumu 5 günde çözüyor olabilir. Bu durumda
bizim firmamızdan farklı olarak süreçte neler yapılmaktadır? Söz konusu
şirketle anlaşma yapılarak kıyaslama çalışması yapılabilir. Ayrıca bu durum
bize hedefimzide belirler. Örneğin biz problemi 10 günde çözebiliyoruz. Diğer
firmalara bakarak onların gibi 5 günde yapmayı hdefleyebiliriz hatta daha da
kısa sürede yapmayı hedefleyebiliriz. Ancak burda dikkat edilmesi gereken nokta
hedef koyarken çok uçuk olmamasına dikkat etmeliyiz. Çok uçuk bir hedef koymak
çalışanları korkutabilir ve motivasyonlarını düşürebilir. Örneğin hata oranınız
yüzde bir iken ben bunu binde bir yapacağım demek gerçek dışı bir hedeftir.
Kıyaslama konusuna tekrar dönecek olursak kıyaslama yapacağınız firma aynı
sektörden olabileceği gibi farklı sektördende olabilir demiştik. Mesala krank
mili üreten bir firma ile otomobil lastiği üreten firmaları düşünelim. Farklı
ürünler üreten bu firmalar müşteri memnuniyeti süreçlerini kıyaslama çalışması
yapabilir.
Kıyaslama sonuçu
elde ettiğimiz sayısal değerlerle koyduğumuz hedeflerden sonra, sorunların kök
nedenlerinin irdelenmesi gerekir. Sorunumuzun sadece bir nedeninin bulup burdan
yola çıkarsak hata yapmış oluruz. Bir sorunun ortaya çıkmasında birden fazla
neden olabilir. Bunu anlatmak için bir örnek üzerinden gidelim. Müşteriye
yollanacak faturanın geç gönderilmesi problemini el alalım. Bu problemin birden
fazla nedeni olabilir. Beyin fırtınası tekniği kullanarak problemin nedenleri
ortaya dökülür. Örneğin burda nedenlerimiz şu şekilde olsun;
·
Muhasebe elemanı geç davranıyor.
·
Faturanın çıkarıldığı yazıcı sık sık
arızalanıyor.
·
Elektrik kesiliyor.
Bu nedenlerden
başka olası başka nedenler akla gelmiyorsa, bir süre gözlem yapılır ve gözlem
süresince kaç kez yazıcı bozuldu, kaç kez elektrikler kesildi ve kaç kez
bunların hiç biri gerçekleşmemesine rağmen fatura müşteriye geç teslim edildi.
Bu sayılar sonuçunda muhasebe elemanında bir sorun olduğu düşünülüyorsa
tekrardan beyin fırtınası ve balık kılçığı şeması kullanarak muhasebe
elemanının işini neden zamanında yapmadığı irdelenebilir. Mesela şu şekilde
olabilir;
·
Eğitimi yetmiyordur.
·
Bu işi sevmiyordur.
·
Oturduğu mekan gürültülü ve verimli çalışmasını
etkiliyordur.
Tekrar gözlem
yaparak çetele ve pareto şeması yoluyla faturanın geç hazırlanmasının sıklıkla
hangi neden veya nedenlerden kaynaklandığı tespit edilir. Bu tespitlerden sonra
yapılacak işlem iyileştirme seçeneklerini düşünmektir.
Problemlerimizin
kök nedenlerini belirledikten sonra sıra çözüm seçeneklerinin geliştirilmesine
geldi. Burada yine beyin fırtınası kullanılarak mevcut sorun ya da sorunları
çözmek için çalışmalar yapılır, fikirler ortaya atılır. Kıyaslama
çalışmalarında diğer örgütlerden alınmış çözümler varsa onlar da burda
kullanabilir. Ayrıca süreç iyileştime ekibininde birden fazla çözümü olabilir.
Eldeki tüm çözümler üst yönetime sunularak birisini seçmeleri beklenebilir.
Burda önemli olan nokta birden fazla seçenekle üst yönetimin karşısına çıkmak
gerekir. Çünkü tek çözüm üst yönetime itici gelebilir ve kabul etmeyebilir, bu
durumda çözüm tıkanır. Birden fazla seçenekte kabul edilme olasılığıda
yükselmiş olur.
Üst yönetim
çözüm için karar tablosu kullanabilir. Tablo 2.3’te görüldüğü üzere satırlarda
çözüm seçenekleri yer almaktadır. Sütundakiler ise yönetimin kendilerini tatmin
edecek çözümün sağlaması gereken kriterler ve ağırlıkları bulunmaktadır. Her
bir çözümün, kriterler ve ağırlıları göz önünde bulundurularak ağırlıklı puan
hesaplanır. Ağırlılı puanı en yüksek olan en iyi çözümdür. Ancak karar
yönetimin olduğundan ağırlıkları değiştirip bir başka çözümüde seçebilir.
Yönetimin karar ölçütleri
|
|||||
Sorunları
çözmesi
|
Maliyet
|
Yapılabilirlik
|
Toplam
|
||
Ölçütün ağırlığı
|
0,50
|
0,30
|
0,20
|
%100
|
|
Çözüm 1
|
5
|
4
|
4
|
4,5
|
|
Çözüm 2
|
4
|
2
|
5
|
3,6
|
|
Çözüm 3
|
4
|
5
|
1
|
3,7
|
|
Tablo 2.3: Karar Tablosu
Tablo 2.3’te en
yüksek puanı çözüm 1 almıştır. Ancak karar yönetime ait olduğu için çözüm biri
seçmek zorunda değildir.
İyileştirme
çözüm seçeneklerinden biri seçildikten sonra artık iş bunun uygulamasına
gelmiştir. Ancak burada önemli bir iş benimsetmedir. Daha öncede belirtiğimiz
gibi süreç yönetimden en önemli konu süreç iyileştirme çalışmasında bulunan
firma en alt çalışanından en üst çalışanına kadar süreç yaklaşımını benimsemiş
olmalıdır. Burda benimsetme olarak anlatmak istediğimiz, süreçi iyiletirecek
olan çözümü, fikri çalışanlara inandırmak ve kabul ettirmektir.
Değişim yönetimi
denen yaklaşım burda profesyonelce uygulanmalıdır. İnsanlar değişime direnç
gösterirler ve alışılageldikleri gibi devam etmek isterler. Değişim, genel
olarak insanlara zor ve korkutucu gelir. Gelecek değişimin yararlı olduğuna
inanmazlarsa değişime ayak direyebilirler, kullanmazlar, uygulamazlar. Bu
nedenle benimsetme adımı başarılı süreç yönetimi için çok önemlidir.[21]
2.3.4. Uygulama
Uygulama aşaması
süreç iyileştirme döngüsünün son aşamasıdır. Bu aşamada öncelik pilot uygulama
yapılır. Pilot uygulamada başarılı sonuçlar gözlemlenmişse yaygınlaştırma
çalışmalarına başlanılır. Pilot uygulamada başarısız sonuçlar gözlemlenirse,
tekrar süreç değerlendirme aşamasına dönülür. Pilot uygulama başarılı olup
yaygınlaştırma gerçekleştirildikten sonra yapılacak işler bitmez. Bundan
sonraki zaman diliminde süreç, süreç yönetim kurulu veya üst yönetim tarafından
sürekli izlenmelidir.
3. SÜREÇ ANALİZİ
Süreçlerde var olan unsurların tanımlanması, tanımlanan
unsurlarda, performans göstergelerinin belirlenip, zaman zaman, işgücü gücü ve
kalite ölçümlerin yapılarak mevcut durumun tespit edilmesi ve izlenmesi süreç
analizidir.
İyileştirme
çalışmaları verimliliği artırır. Verimliliğin artması daha ekonomik çalışmayı
sağlar. Daha ekonomik çalışmada
karlılığı arttırır. Bir işletmede karlılığın artması karın bir bölümünün yine
iyileştirme çalışmaları için kullanılmasına fırsat sağlar. Bu döngü sistematik
olarak devam ettiği sürece, işletmenin rekabet gücünün korumasının ana
unsurlarından biri sağlanmış olur.
İş etüdü, bir
işin mevcut yönteme göre daha etkin, verimli ve daha kısa sürede yapılmasını
sağlayacak yöntemi bulmaya yönelik olarak iş sistemleri üzerinde yapılan
çalışmalar bütünüdür. İş etüdü, başlıca iki ana tekniği içerir. Hareket etüdü
ve iş ölçümü. Hareket etüdü işin en iyi yapılış biçimini ortaya koymaya yönelik
bir çalışma iken, iş ölçümü temelde işin yapılışı için gerekli zaman
standartlarını belirlemeyi hedefler.[22]
3.1. İş Etüdü
İş etüdü
çalışmalarının başlıca amaçları şunlardır;
·
Gereksiz işlerden kurtulmak,
·
Gerekli olan işleri düzenlemek,
·
Uygun iş yöntemlerini standartlaştırmak,
·
İşle ilgili doğru zaman standartlarını
belirlemek,
·
Personeli eğitmek,
Bu amaçlardan
ilk üçü hareket etüdü tekniği ile, dördüncüsü ise iş ölçümleme tekniği ile
gerçekleşir. Bir iş etüdü çalışmasında sekiz aşama vardır; [23]
·
İncelenek işi veya işlemin seçimi,
·
İşle ilgili tüm faaliyetlerin gözlemlenmesi ve
kaydedilmesi,
·
Faaliyetin amacı, yapılış yeri, sırası, işi
yapan kişi ve işin yapılışında, kullanılan araçlarla ilgili kaydedilen
bilgilerin irdelenmesi,
·
En ekonomik iş görme yönteminin geliştirilmesi,
·
Seçilen yöntemde üretilen iş miktarının
ölçülmesi ve işin yapılması için gerekli zaman standartlarının hesaplanması,
·
Yeni yöntem ve standart zamanın tanımlanması,
·
Üzerinde uzmanlaşmaya varılan ve standart
uygulama olarak benimsenen yeni yöntemin uygulanması,
·
Uygun denetim sistemi ile yeni standart
uygulamalarının sürekliliğinin sağlanması.
3.2. Hareket Etüdü
Hareket etüdü,
belirli bir işin yapılmasında en uygun çalışma yönteminin tasarımı, uygulanması
ve standartlaşmasında kullanılan işlemler dizisidir. Hareket etüdünün temel
amaçları şunlardır;[24]
·
Süreç ve işlemlerin iyileştirilmesi,
·
Çalışma yerinin, donanım ve araç tasarımının
geliştirilmesi,
·
Gereksiz faaliyetlerin giderilerek insan
enerjisinin ekonomik kullanımının sağlanması
·
Malzeme, makine ve insan gücü kullanımının
geliştirilmesi,
·
Uygun fiziksel çalışma ortamının geliştirilmesi.
Bir hareket
etüdü 6 aşamada gerçekleşir;
·
İncelenecek işin seçilmesi,
·
Bilgi toplama ve bilgilerin kaydedilmesi,
·
Verilerin irdelenmesi,
·
Yeni yöntem geliştirilmesi,
·
Yeni yöntemin uygulanması,
·
Denetleme,
Hareket etüdünün
verimliliği arttırıcı bir özelliği vardır ancak, hareket etüdününde bir
maliyeti vardır. Dolayısıyla etüt edilecek işteki iyileştirme bu maliyeti karşılıyor olması gerekir.
Etüt edilecek
işler belirlendikten sonra bu işlerle ilgili bilgiler, gözlemler yapılarak
toplanır. Toplanan bilgiler daha sonra kaydedilir. Hareket etüdünün başarılı
olabilmesi için bilgilerin toplanması ve doğru şekilde kayıtlarının yapılması
çok önemlidir. Kayıtlar kayıt araç ve teknikleri kullanarak kaydedilir.
Bunlardan en sık kullanılanı Amerikan Makine Mühendisleri Derneği (ASME)
tarafından geliştirilen sembollerdir. Bu sembolleri ve anlamlarını şekil3.1’de görüldüğü gibidir.

Şekil 3.1 : ASME tarafından geliştirilen semboller ve
anlamları
Bilgiler
incelenip kaydedildikten sonra ayrıntılı olarak incelenmesi gereklidir. Bu
aşamada ne iş yapılıyor, işin yapılması niçin önemli, nerede yapılıyor, niçin o
yerde yapılıyor, ne zaman yapılıyor, niçin o sırada yapılıyor, kim yapıyor,
niçin o kişi yapıyor, nasıl yapılıyor, niçin o yöntemle yapılıyor sorularının
yanıtları aranır.
Sorulara
yanıtların verilmesi ile birlikte yeni yöntemin geliştirilmesi içinde adım
atılmış olur. Yeni yöntemin geliştirilmesinde, gereksiz işlerin ortadan
kaldırılması, bazı işlerin birleştirilmesi, işlem sıralarının değiştirilmesi ve
işlemi basitleştirmek gibi uygulamalar yapılarak gerçekleştirilir. Son olarak
artık uygulamaya geçilir. Yönetim tarafından onaylanan uygulama uygun denetim sistemi ile izlenmesi ve
sürekliliğin korunması gerekmektedir.
3.3 İş Ölçümü
İş ölçümünün en
yaygın kullanımına sahip tanımı İngiltere Standartlar Enstitüsü tarafından
yapılan tanımdır. Bu kaynağa göre iş ölçümü “nitelikli bir personelin, tanımlanmış
bir işi, belirlenmiş bir çalışma hızıyla yapabilmesi için gerekli zamanı
saptamak amacıyla hazırlanmış tekniklerin bir uygulamasıdır”
İş ölçümü, işe
uygun ve belirli bir iş konusunda eğitilmiş personelin, normal koşullar altında
ve normal çalışma temposu ile belirli bir işi yapabilmesi için gereksinim
duyacağı süreyi belirler. Bu süre standart zaman olarak adlandırılır. Standart
zamanın belirlenmesi, çalışma sırasında oluşacak kayıpların minumuma
indirilmesini sağlar.
İş ölçümünün
amaçları şunlardır;[25]
·
İşlerin programlanması ve planlanması
·
Standart işçilik maliyetlerinin belirlenmesi ve
bu yolla personel giderleri bütçesinin hazırlanması,
·
Üretim öncesinde ürün maliyetlerinin ve teslim
tarihinin tahmin edilmesi,
·
Araç ve makinelerin verimli kullanılmasının
sağlanması,
·
Direkt işçilik için özendirici ücrete temel
olarak kullanılacak zaman standartlarının belirlenmesi,
·
Personel giderlerinin denetim altına alınmasında
kullanılacak zaman standartlarının belirlenmesi,
·
Dolaylı işçilik olarak taşıyıcı ve hazırlayıcı
personele ödenen ücretler için zaman standartlarının belirlenmesi,
·
Personelin belirlenmiş standartlara ne derece
yaklaştıklarının denetlenmesi ve eğitim verilecek personelin belirlenmesi,
·
Alternatif yöntemlerin etkinliğinin
karşılaştırılması ve diğer koşullar aynı kalmak şartı ile en az zaman alan
yöntemin belirlenmesi,
·
Faaliyetler arasında eşgüdümün sağlanması,
·
Gerekli donanım ve personel sayısının
belirlenmesi.
İş ölçümü
amacıyla zamanla bazı teknikler geliştirilmiştir. Bunlardan en sık kullanılanı
zaman etüdü ve iş örneklemesidir.
3.3.1. Zaman Etüdü
Zaman etüdü
yapılırken ilk adım olarak ölçülecek iş belirlenir. Ölçülecek iş belirlendikten
sonra ikinci adım işlerin öğelere ayrılmasıdır. İş öğesi, bir işin gözlem ve
ölçümünü kolaylaştırmak için seçilmiş, o işe ait bağımsız parçalardır. İşin
öğelere ayrılması ve her öğenin ayrı ayrı ölçülmesi iş etüdünün temelini
oluşturmaktadır. Gerekli ölçüm sayısı hesaplandıktan sonra kronometre
yardımıyla her iş öğesinin süreleri ölçülerek zaman etüdü formuna işlenir. Ölçülen sürelerin ortalaması alınır ve
ortalama süre toplam derecelendirme faktörü yüzdesi ile çarpılır. Son olarak bu
süreye paylar eklenerek normal süre bulunur. Burda paydan kasıt bir çalışan
sürekli çalışamaz kişisel ihtiyaçları olacaktır. Bu ihtiyaçlar için harcanan
sürelerde eklenir. Son adımda standart zaman hesaplanır.
3.3.2. İş örneklemesi
İş örneklemsi
yaygın kullanıma sahip bir iş ölçüm tekniğidir. Çok değişik koşullarda kolayca
uygulanabilme özelliğine sahiptir. Ayrıca diğer iş ölçümü yöntemlerine oranla
daha az maliyetlidir.
İş örneklemesi,
makinelerin ve personelin belli bir zaman diliminde gözlemlenerek istenilen
verilerin sağlanmasında kullanılan bir tekniktir. İş örneklemesi basittir,
çabuktur ve az maliyetlidir. Sürekli gözlem yapmak hem zaman alır hem de
oldukça masraflıdır. Bu sebeblerden ötürü iş örneklemesine yönelim oluşur.
Örnek vermek gerekirse bir personelin 40 kez gözlemlendiğini düşünelim ve bu 40
gözlemden 30’unda personel iş başındayken 10’unda iş başında olmadığını gözlemleyelim.
Bu durumda personel %75 oranla işinin başındayken %25 oranla da boş
durmaktadır. Ancak daha sağlıklı sonuçlar elde edebilmemiz açısından gerekli
gözlem sayısını belirlememiz gerekir. Yeterli gözlem sayısı aşağıdaki formülle
bulunur;
·
N= t2p(1-p)/d2 ile
bulunur,
·
N: gerekli gözlem sayısı
·
P: olayın görülme sıklığı veya oranı (
yukarıdaki örnekte işin başında durma ve boşta durma)
·
Öngörülen mutlak hata oranı
·
T: istenilen güven düzeyine ilişkin normal
dağılım eğrisinde karşılık gelen katsayı
Formüldeki
mutlak hata terimi, olayın görülme sıklığının kabul edilebilir sapma
miktarıdır. Örneğin biz sapma miktarımızı %5 olarak alırsak yukarıdaki örnek
için boş durma oranı gerçek değeri %20 ile %30 arasında olacağını ön görüyoruz
demektir. Güven düzeyide, gerçek değerin yüzde kaç olasılıkla yukarıdaki
oranlar arasında olacağını gösterir. Örneğin 0.95 seçersek %95 olasılıkla yukarıdaki değerler arasında
olacaktır. %5 olasılıklada yukarıdaki değerler dışında olacaktır.
Gerekli gözlem
sayısını belirledikten sonraki aşama gözlemlerin ne zaman yapılacağının
belirlenmesidir. Gözlem sayısı iş örneklemsi için ayrılan süreye bölünerek bir
günde yapılacak gözlem sayısı bulunur. Bir günde yapılacak gözlem süresi
belirlendikten sonra gözlemlerin günün hangi saatinde yapılacağı belirlenir.
Saatlerin rastgele olması büyük önem taşır. Bunun için MS Office Excel
programından “RAND()” fonksiyonu kullanılabilir. Gözlem işlemi başlamadan önce
amaca uygun bir form hazırlanmalıdır ve yapılan gözlemler bu forma
yazılmalıdır. Bu formun bir örneği Tablo 3.1’deki gibidir.
İş tanımı
|
Gözlemci
|
Personel
|
Tarih
|
Gözlem no
|
Saat
|
Sonuç
|
Açıklama
|
1
|
08:16
|
-
|
Çay içme
|
2
|
08:41
|
+
|
Makine temizleme
|
3
|
09:01
|
-
|
Yerinde yok
|
4
|
09:44
|
+
|
Frezeleme işlemi
|
5
|
10:11
|
+
|
Parça dizme
|
6
|
10:33
|
+
|
Form doldurma
|
7
|
11:48
|
-
|
Çay içme
|
8
|
11:55
|
+
|
Takım değiştirme
|
Tablo3.1: İş örneklemesi kayıt formu
4. ÜRETİM VE HİZMET SÜREÇLERİNİN YÖNETİMİ
Bir işletmenin
sahip olduğu süreçler sıralanacak olunursa, bunların %90-95’inin iş süreçlerine
yönelik olacağı belirtilmektedir. Çoğu kez özeliklede ülkemizde teknik
konularda yeterli bilgiye sahip olmadığımızı düşünüp bir uzmana başvurmamız
gerektiğini fark ederken, satın alma , işe alımı, iş yeri düzenleme gibi iş
süreçlerini hafife alıp yeterince özen göstermemek alışılagelmiş bir durum olmuştur. Bu bölümde
hem üretim hem de hizmet sektöründe geçerli olabilecek, bir dizi iş süreçine
yönelik çalışmalara yer vereceğiz ve “Pratikte nasıl uygulanabilir?” bundan
bahsetmeye çalışacağız.
4.1. Ürün Geliştirme Süreçleri
Günümüzde artık
bir ürünün birden fazla ikamesi bulunmaktadır. Durum böyle olunca artık üreten
odaklı bir piyasadan söz etmek olanaksız olmuştur. Müşteri odaklı bir piyasada
rekabet koşulları çok ağırdır. Sadece kaliteli ve az maliyetli ürün üretmek
piyasada güçlü bir konum elde etmek için yeterli olmamaktadır. Değişen müşteri
istek ve ihtiyaçlarını hemen tespit etmek ve yapılan tespit doğrultusunda
gerekli ürün veya hizmeti müşterinin hizmetine hızlı bir şekilde sunmak
gerekmektedir. Bu işlemi yapabilmek içinse tasarımdan başlayarak, imalat, pazarlama
ve satış işlemlerinin eş zamanlı olarak ele alınması eşgüdümle sağlanabilir. Bu bölümde ürün
geliştirme süreçlerinde kullanılan yaklaşımlardan olan eş zamanlı mühendislik,
kalite fonksiyon göçerimi yaklaşımı ve Stage-Gate yaklaşımlarına kısaca
değineceğiz.
FORD Motor Co.
1979’da eş zamanlı mühendislik(Concurrent Engineering) ile tanıştıktan sonra
üretiği Ford Taunus ve Mercury Sable ile 80’li yılların en karlı otomobil
üreticisi olmuş, aynı zamanda prodiktivite ve kalitede ABD’de lider konuma
yükselmiştir. Bu gibi birçok şirkette eş zamanlı mühendislik yaklaşımı ile
sektörlerinde büyümüştürler.
Esas itibariyle,
pazarlama, finans, malzeme ve insan kaynakları yönetimi, mühendislik ve imalat
gibi birimleri ürün tasarımının daha ilk safhalarından itibaren bir araya
getirerek, düşük maliyetli kaliteli bir ürünü, en kısa sürede piyasaya
sunabilmek için ürün ve süreçleri eş zamanlı tasarlamayı hedefler.[26]
Kalite
fonksiyonları göçerimi yaklaşımı, ürünlerin tasarımı, üretim ve pazarlamasında
müşteri gereksinimlerine odaklalanan planlama ve iletişim araçları kümesi ve
felsefesidir. Amacı ürün planlamadan üretime, sürecin her aşamasında müşteri
gereksinimlerinin karşılanmasını sağlamaktır. Müşteriyi dinlemek ve anlamak bu
yaklaşımın temel noktasını oluşturur. Kalite fonksiyonları göçeriminin hareket
noktası müşterilerin gereksinimleridir ve müşteriyi tatmin doğrultusunda çok
fonksiyonlu takımların kurulmasına, müşteriler ve tedarikçilerle iş birliğine
gidilmesine olanak tanıyan bir sistemdir.
Bu bölümde son
olarak bahsedeceğimiz yaklaşım stage-gate yaklaşımıdır. Bu yaklaşım yeni
ürünlerin fikir aşamasından sunum aşamasına kadar ilerlemesine rehberlik eden hem kavramsal hem
operasyonel bir yol haritasıdır. Stage-Gate sistemi yeni ürün projesini
genellikle 4 ile 6 arasında değişen ayrı ve tanımlanabilir aşamalara ayırır.
Her biri bir sonraki karar noktasında projeyi ilerletmede ihtiyaç duyulan
bilgiyi toplamak için tasarlanır. Her aşamadan sonra karar noktaları oluşturulur.
Aşamalar sırası ile; ön araştırma, örnek hazırlama, geliştirme, test ve
onaylama ve tam üretim ve pazara sunum aşamalarıdır.
4.2. İş Yeri Düzenleme Süreci
Sağlıklı bir
yerleşim planının gerçekleşmesi sanıldığı gibi bir takım blokları sınırları
belirlenmiş alan içine gelişigüzel yerleştirmek değildir. İyi bir yerleşim
düzeni ancak yoğun bir veri analizi sonunda gerçekleştirilebilir. Her bir
departmana ait alan gereksinimlerinin belirlenmesi, bölümler arası taşıma
miktarlarının ve yoğunluklarının saptanması ve taşımanın ne tür araçlarla nasıl
bir maliyetle yapılacağı gibi verilerin toplanması gerekir. Bu tür veriler ne
kadar sağlıklı olursa, sonuçta elde edilecek yerleşim düzeni de o ölçüde
istenilen özelliklere uygun olacaktır.
Şekil 4.1’de bir
iş yeri düzenleme projesinden yola çıkarak, bilgisayar ortamında gerçekleştirilen bir yerleşim düzenleme
süreci çizilmiştir. İşyeri yerleşim düzenleme süreci, problemin tespiti ile
başlar ve veri toplama aşaması ile devam eder. Verilerin analiz aşamasıda
gerçekleştikten sonra geliştirilen alternatif yerleştirme planı değerlendirilip
uygulamaya geçirilmesi konusunda karar aşamasına gelinir.
İşyeri düzenleme
projeleri, prodüktivite arttırma çalışmalarının önemli bir adımını
oluşturmaktadır. Bölümlerin birbirine göre göreceli yerlerinin belirlendiği ve
taşıma sistemlerinin seçildiği bu aşama genellikle geri dönüşü olmayan yatırımların
başlangıcıdır.

Şekil 4.1: İşyeri Yerleşim Düzenleme
Süreci[27]
4.3. Satın Alma Süreçleri
Satın alma her
işletme var olan ve işletmenin ihtiyaçlarını karşılayan bir süreçtir.
İşletmemizin çıktıları üretmesi için bir takım girdilere ihtiyacı olduğunu daha
önceden belirtmiştir. İşte bu çıktılar satın alma süreçlerinin yarattığı
girdiler sayesinde elde edilir. Teknik olarak gereksinimlerin doğuşundan
giderilinceye kadar olan tüm
faaliyetleri kapsar. Satınalma , ana fonksiyonu olan ürün veya hizmetleri temin
ederken, göz önüne alması gereken ve bağlı bulunduğu işletmenin bütününe tesir
edecek pek çok diğer yükümlülüklere de sahiptir. Bu yükümlülükler arasından ilk
akla gelebilenler şöyle sıralanabilir;
·
İstenilen ürün veya hizmetleri, dış kaynaklardan
zamanında temin etmek,
·
En uygun tedarikçinin, fiyatın ve taşıma
yönteminin araştırılması, değerlendirilmesi ve karara bağlanması,
·
Ürün veya hizmetlerin teminini, etik değerlere
bağlı kalarak, ticari ve hukuki şartlara uygun kontratlarla belgelendirmek,
·
Temin edilen ürün veya hizzmetlerin işletmenin
karlılığını olumlu yönde etkileyecek, stratejik hedeflerini destekleyecek
araştırmalarla desteklenmesi ve belgelendirilmesi.
Bunlar satın
alma süreçlerinin hem ticari hem de hukuki açıdan yüklendiği sorumlulukların
boyutlarını göstermektedir. Sorumluluklardanda anlaşıldığı gibi satın alma
süreçleri bir işletme için hayati önem taşır.
Satınalma
süreçlerinin, işletmenin genel stratejilerini destekler nitelikte
konumlandırılması amacıyla, satınalma bölümünün aşağıdaki üç temel soruyu net
bir şekilde yanıtlayabilmesi gerekmektedir;
·
Satınalma süreçlerinin bağlı olduğu işletmenin
stratejik veya genel hedefleri nedir?
·
İşletmenin genel hedeflerine ulaşmada satınalma
süreçlerinin rolü nedir?
·
Satınalma ekibini yukarıdaki rolün gereklerini
yerine getirmede yönlendirilecek somut ve açıkca ifade edilebilen ölçütler
nelerdir?
Birinci soruya
verilecek cevap doğrultusunda satınalma süreci kendisini farklı şekilde
konumlandırabilir. Kabaca takip edilecek süreç şekil4.2’deki gibidir.
İşletmenin piyasada rekabet üstünlüğü yaratmada, satınalma süreçlerinin
kurumsal iş stratejileriyle uyumluluğu hayati öneme sahiptir.

Şekil4.2: Satınalma süreçleri aşamaları
4.4. Malzeme Yönetim Süreçleri
4.4.1. Malzeme İhtiyaç Planlaması (MRP)
Malzeme
yönetimi denildiğinde ilk olarak akla malzeme ihtiyaç planlaması (MRP) geliyor. Ana
üretim planının geliştirilmesi MRP açısından çok önemlidir, o nedenle gerçekçi
bir ana üretim planı elde edilinceye kadar planda değişiklikler yapılır.
Koşulların değişmesi, gerçekleşen üretim miktarının planlanan miktardan farklı
olması halinde önlem alınması gerekir. Aradaki farkı kapatmak için çalışanların
fazla mesai yapmaları gerekebilir. Alınan önlemler, ana üretim planı ile
gerçekleşen durum arasındaki farkı kapatamıyorsa ana üretim planı
değiştirilmelidir.
Ana üretim
planı, planlama döneminin tamamını kapsar. Planlama dönemi, tüm malzemenin
temini veya üretimi için gereken toplam zamandan daha uzun olmalıdır. Ana
üretim planı, müşteri siparişleri ve talep tahminlerini üretim değerleri
cinsinden ifade ederek, pazarlama ve imalat fonksiyonları arasındaki ilişkiyi
belirler.Ana üretim planının girdileri arasında, müşteri siparişleri ve talep
tahminlerinin yanı sıra, dönemler itibarı ile işletmenin üretim kapasitesi ve
envanter durumu bilgileri yer almaktadır.
Ana üretim planı, girdi
olarak son ürünlere olan talebi kullanır, bu nedenle çıktıları da son ürünler
cinsindendir. Ana plan, kapasiteyi de göz önünde bulundurarak, maliyetleri
minimize etmeyi amaçlayan bir üretim planıdır. Uzun dönemlerde kaynakların
miktarları sabit olmayabilir, bu durumda ana plan kaynak miktarlarındaki
gerekli değişiklikleri planlar. Ana üretim planının başarılı olabilmesi için
uygulanabilir ve gerçekçi olması ve sistemdeki değişikliklerin anında plana
yansıtılması gerekir.
MRP esaslı yaklaşımlar
60’lı yıllardan bu yana üretim yönetimi alanında en çok tartışılan konular
arasında yer almaktadır. Şu ana dek çok sayıda işletmede yapılan çalışmaların
başarı yada başarısızlıklarına dair çok sayıda çalışma vardır. Ancak burada
asıl önemli olan husus, kurumların kendi gereksinimlerinin ne olduğunun farkına
varması ve bunlarla ilgili çözümleri nasıl karşılayabileceğini araştırmasıdır.
4.4.2. Tam Zamanında Üretim
Toyota Motor Fab. Başkanı Taiichi Ohno tarafından 1940
yılların da geliştirilip uygulamaya konan tam zamanında üretim yaklaşımı
Japonların savaş sonrası içinde bulundukları ekonomik koşulların bir sonucu
olarak ortaya çıkmıştır.
İkinci Dünya Savaşı sonrası zaten kısıtlı olan doğal
kaynaklara işgücü ve sermaye kaynaklarının da yetersizliği eklenince Japonya
ekonomik varlığını sürdürebilmek için kısıtlı olan kaynakları mümkün olan en
düşük maliyetle kullanmayı öğrenmiştir.
Tam zamanında üretim sisteminin temel esprisi, istenen ürünü, istenen kalitede, istenilen miktarda ve istendiği anda üretmektir. Bu yöntem ilk kez 1960’lı yıllarda Toyota otomobil fabrikalarında uygulanmaya başlanmıştır.
Tam zamanında üretim sisteminin temel esprisi, istenen ürünü, istenen kalitede, istenilen miktarda ve istendiği anda üretmektir. Bu yöntem ilk kez 1960’lı yıllarda Toyota otomobil fabrikalarında uygulanmaya başlanmıştır.
Tam zamanında
üretimin yol haritası aşağıdaki gibidir;
·
Öncelikle yönetimin desteği alınır,
·
Çalışmanın lideri seçilir,
·
Mevcut durumun tespiti yapılır,
·
Çalışanların ve tedarikçi firmaların katılımı
sağlanır ve eğitimler verilir,
·
Ara stoklar minimize edileceğinden esnek işgücü
ve takım kavramının oluşturulması sağlanır,
·
Toplam verimli bakım sisteminin devreye alınır,
·
Düzgün ve sekronize akışın sağlanır,
·
Kanban sistemi devreye sokulur,
·
Sürekli iyileştirme anlayışı benimsenir,
·
Ve son olarak kurulan sistem standartlaştırılır.
İsrafla mücadele
için geliştirilmiş ve Toyota’yı dünyada otomotiv liderliğine taşımış olan “tam
zamanında ( Just In Time) üretim”, israfın ortaya çıkarılmasını ve tekrar
etmeyecek şekilde çözümlemesini amaçlayan bir dizi tekniği içeren bir yönetim
felsefesidir.
4.5. Pazarlama Süreçleri
Pazarlama
süreçlerinin aşamaları şu şekilde sıralanabilir;
·
Araştırma
·
Hedef belirleme ve konumlandırma
·
Pazarlama karışımı
·
Yürülüğe koyma
·
Kontrol
Araştıma
pazarlamanın başlangıç noktasıdır. Pazarlamanın tanımında olduğu gibi
tüketicilerin yeni gereksinimlerinin belirlenmesi ve bu gereksinimlerin hangi
noktadan karşılanacağının belirlenmesinde devreye araştırma girer.
Araştırma
sürecinden sonra yönetim hangi kesimlere ağırlık vereceğini belirlemek
zorundadır. Bu yüzden öncelikle pazarı bölümlere ayırmalı ve bu bölümden bir
veya daha fazlasını kendisine hedef olarak belirlemelidir. Hedef kitle ile
hedef belirlenmesinden sonra, şirket piyasaya sunduğu ürün ya da hizmetin
kapsadığı temel üstünlükleri, hedef kitlenin bilmesini konumlandırmalıdır.
Konumlandırma, şirketin piyasaya sunduğu ürün veya hizmetin anahtar avantajlarını
müşterinin zihnine sokma çabasıdır. Kesimlere ayırma, hedef belirlendirme ve
konumlandırma pazarlama sürecinin stratejik pazarlama ayağını oluşturmaktadır.
Stratejik
pazarlama belirlendikten sonra taktik pazarlamanın belirlenmesine geçilir. Ürün
ve hizmetin konumlandırılmasını destekleyen pazarlama karması dediğimiz araçlar
burda belirlenir.
Stratejik ve
taktik pazarlama belirlendikten sonra artık belirlenmiş olan ürün üretilmeli,
fiyatlandırılmalı, dağıtım yapılmalı ve satış artışı yapabilmek için
çalışılmalıdır. Pazarlama süreçinin son aşaması kontrol aşamasıdır. Bu aşamada
geri besleme yolu ile bilgi toplanır. Sonuçlar takip edilir ve değerlendirilir.
5. SONUÇ
Süreç
yönetiminin hayatımızın her aşamasında var olduğunu, yaşamımızın her köşesinde
bir süreçle karşılaşabileceğimizi söylersek yanlış olmaz diye düşünüyorum. Böylesine
geniş kapsamlı bir kavramın bilincine varabilmek ve onu yönetebilmek bizi
rakiplerimizden bir adım öne taşıyacaktır. Artık tüm şirketlerde bunun
farkındalar veya farkına varmaya başladılar. Süreç yönetimi ile daha etkin ve
verimli çıktılar üretmek mümkün. Süreç yönetimini doğru uygulayan kişiler,
firmalar, kamu kuruluşları her zaman rakiplerinden önde olacaktır. Böylesine
önemli bir konunun incelenmesinde ve uygulanmasında büyük fayadalar
sağlanılabileceği çok açık.
Projemde
okuduğum kitaplar ve yayınlar ile kendi düşüncelerimide ekleyerek süreç
yönetimini anlatmaya çalıştım. Süreç yönetimi ve süreç iyileştirme her zaman
ilgilendiğim ve merak ettiğim bir konuydu. Bu projeyle birlikte süreç
yönetimini daha yakından tanımam ve kavramam açısından yararlı olduğunu
düşünüyorum. Ayrıca eğitim hayatıma bu konuyla daha yakından ilgilenebilecek
bir dalda devam etmeyi düşünüyorum.